25 Şubat 2023 Cumartesi

bunları henüz kimseye söyleme - 7

elbette kızgın dünya ana. bu kadar çirkinliğe izin vermez. yıkıyor...

yerine ne yapacaksınız, size kalmış.. dünyayı kızdırırsanız yine yıkacak.  

gelenler gidenler sayısız, sayması imkânsız, ama dünya temizleyecek, ama dünya hep kalacak...


bunları bağıra bağıra söyle!

peki biz hangi bilime güveneceğiz?

mimar ve plancı bir babam olduğu için konuşmayı öğrendikten sonra duyduğum ilk şeylerdendir, üniversite, mimarlık, araştırma merkezi, şehircilik konferansı vs vb etc..

akademik unvan yükselmeleri için puan toplamak dışında hiç bir işe yaramadığını 40 yıl sonra hep birlikte gördük.

uygulamaya baksak, olmaz ama bir ümit..? öyle ya star mimarlarımız oldu son yıllarda, abd'de bir gökdelenin çakmasını ankara'nın ciğerine çakan, avm denen saçmalıktan milyarlar kazanan mı dersin, i. melih 'in demir yığınına küfrettikten sonra onun 2.5 katı inşaat alanını çizip bir de utanmayıp öğrencilere burada sunum yapan mı? behruz çinicinin lojmanlarını yıkıp yerine binlerce ucube çok katlı yanına avm diken mi dersin, ege, likya, tarih, yer, bağlam deyip 300 katlı bina dikmekle uğraşan mı? asma altında sohbetler (ki ne muhteşemdir) deyip sacın üzerine asma yaprağı, üzüm çizip kanopiler yapmaktan utanmayı bir de ballandıra ballandıra anlatanlar mı...

eğri oturalım dümdüz konuşalım; türkiye'de mimarlık hiç var olmadı!

bundan sonra da olmayacak. merkezi ve yerel idarelere, müteahhitlere suç atmakla kaçılamaz bu sorum(suz)luluktan! bu ülke güveneceğimiz mimarlar yetiştirmedi. yetiştiremedi. üstelik kontrol edilemez sayıdalar artık. nerede çokluk... ne saçmadır ki bunu eleştiren her akademisyen de yeni bir bölüm açtı?? utanmadan!

bugün elimizdeki kendini beğenmiş, kendi kendine övgüler, ödüller dağıtan, başı sonu ve sonucu olmayan tartışmalar, olmayan gündemler yaratan, bu tartışmalarda da hiç bir yere varamayan, işe yaramaz bir güruh...

yazık.



20 Şubat 2023 Pazartesi

bunları henüz kimseye söyleme - 6

götünün, memenin, filtreli makyajlı suratının, arabanın markası görünen direksiyonunun, karton kutuda içtiğin boktan kahvenin fotoğrafını paylaşmak ne kadar önemli bir ihtiyaçmış, bugünün oğlanları bugünün kızları için.  sayısını bilemediğimiz hiç bilemeyeceğimiz on binlerce insan öldükten sonra bile bir sabırsızlık..? iki hafta oldu sadece.

ve bu gece, az önce tekrar iki deprem daha... 

oksijen israfı insanların çiftleşmesinden doğan döl israflarısınız...



19 Şubat 2023 Pazar

bunları henüz kimseye söyleme - 5

aklına gelen, aklına eseni söylemek düşünmek değil. o ağzından çıkan saçmalık senin düşüncen değil! senin evet ama düşünce değil! düşünce bilgi, araştırma, kaynak, zaman, ölçüm, değerlendirme ile ulaşılan emek isteyen bir tanım. senin ve söylediklerinin hiç bir önemi yok! değersiz. 



düşünmek aceleye gelmez!

 


15 Şubat 2023 Çarşamba

bunları henüz kimseye söyleme - 4

 devlet-siz-lik

twitter denen ahmaklığa bulaşmadım hiç.  facebook yaşlıların konakladığı bir yer artık. çok yalnızım ben, o yüzden instagramdan izliyorum, dikizliyorum insanları ve teşhir ediyorum kendimi. burada aşık olduğunu, ilişki yaşadığını, hatta var olduğunu zanneden beyinsizler var. muhafazakarlık yeni iletişim biçimlerine karşı gerici kalmak falan değil bu. bu düpedüz ahmaklık. bu beyinsizler buradan hikaye paylaşarak depremde birine yardım edebiliriz zannettiler? inanılır gibi değil.? herkes yaptı bunu. youtube da altına nasıl sıçtığını anlatan herif " ihbar" toplamaya çalıştı mesela. "teyitli" yazıldı ya acayip acayip gönderilere... deprem bölgesinde enkazlar öünde yardım organizasyonlarında kolilerle alaçatı renkli kapıları önünde poz verir gibi fotoğraflar paylaşıldı. bugün hala kamerayı açıp halka sesleniyor ayşe fatma ali veli ?? nasıl bir ruh hastalığı toptan dünyayı sardı? sen kimsin yaa? senin hiç bir önemin, zavallı fikrinin hiçbir kıymeti yok!  oksijen israfısnın sen demedi kimse de? paylaştı bunları..

düzen!

bir düzen olsaydı bu ahmaklar bu haddi kendinde bulamazdı. 

insan denen, kanser gibi hızlı ve ölümüne, öldüresiye üreyen insanlar arasındayım, çokk büyük bir bok yığınının altındayım nefes alamıyorum...




kimseye bir şey söylememeli belki de

hiç bir işe yaramıyor çünkü. hiç bir derde derman olmuyor. derdini anlatamayan bebeğin acıktığında ya da altına sıçtığında sadece ağlaması gibi. hoş onlar bile çoğunlukla cevap alıyor. dertleri iyi kötü çözülüyor. altına sıçmış bir bebek kadar muhtaç, ne kadar canbazlık etsen kelimelerle anlaşılmayacak kadar aciz..

iyisinden bi rakı aldım. ne zamandır yapmadığım. evde yaptığım biralar cilası. uyumayı unutalı yıllar oldu, içeceğim ve sızacağım...

14 Şubat 2023 Salı

bunları henüz kimseye söyleme - III

 bu herifler nereden mi çıktı? neden bu kadar azgın, doymaz kontrolsüz ve  tehlikeliler?

biz yaptık biraz da abicim.  özür dilerim biraz da bizim yüzümüzden oldu. biz bu yaratıkları aramıza almadık. kusura bakma kardeşim ama alamazdık. zaten gelmeye de niyetleri yoktu. o zaman da inan çokkk çirkinlerdi. yanımızda yerleri yoktu. azdı bunlar. azdı. azıttı. kinlendi.. olduklarından daha da  çirkinleşti, bilendi. bunlar hiç gülmedi bizim yanımızda, bir kadının bırak elini tutmayı, yanına yaklaşamadı. ne lakası var  deme kardeşim bir kadının elini tutmayan, gözlerine bakmayan, sevmeyen, sevişmeyen adam nefretle dolar ancak.. hangi yaşta olursa olsun şimdi hepsi yaşlı hepsi çirkin hepsi sevilmemiş, sevişmemiş adamlar nefretle yönetiyor şimdi bu ülkeyi. aramıza sokmadığımız, itip kaktığımız ezikler sadece o günlerin intikamını almıyor.  o günlere dair ne varsa yok etmek istiyor. yerine yeni bir hikayesi de yok üstelik. basit bir kanser hücresi gibi var olmak için tutunduğu bedeni yok ediyor.
yüzlerine bak! kim olduklarını bilmene gerek yok, yolda karşılaşsan dahi miden bulanacak kadar çirkinler ve öyle yüzlerine vurmuş çirkinlikleri kaççç..




bunları henüz kimseye söyleme - II

bunu tercih ettiniz ve öldünüz.

çocuklar bunu hak etmemişti.


insan hayatı insanların tercihlerine, kararlarına, seçimlerine  bırakılamaz!

 

bunları henüz kimseye söyleme - I

Adana

Adıyaman

Diyarbakır

Gaziantep

Hatay

Kahramanmaraş

Kilis

Malatya

Osmaniye 

Şanlıurfa

ilk seferde sayabilir misin sadece isimlerini? ben sayamadım o benim gerizekalılığım, vicdansızlığımdan değil. bir hafta geçti daha? unutma diyenler hatırlayacak mı? 

izmir, elazığ, ağrı, bingöl, düzce, gölcük... hatırlayan var mı? hatırlayanlar ne yaptı?

ŞİMDİ NE YAPACAĞIZ?

benim umrum olmaz ölür giderim de sizin düşünmeden yaptığınız, bakmayı zaten beceremediğiniz çocuklar için ne yapacağız?



9 Şubat 2023 Perşembe

ALLAH'A İFTİRA ETTİLER

Allah'tan dediler... isyan etme, kabul et, sus...!!  haşa Allah çürük bina yapmaz!

müslüman değilsin. değilsiniz. Allah'a iftira eden insana ne yapmaz? öyle kötüsünüz. yüzlerinizden okunuyor kötülüğünüz o kadar çirkinsiniz. münâfıksınız! cahilsiniz. cahil olduğunuzu bilmeyecek kadar gafilsiniz. üstelik sizden başkası da bilmez zannedersiniz? hırsız, yalancı, katilsiniz. vicdansızsınız?

14 milyonun insanın canına kastedildi. on binlerce insan öldürüldü.  ÖLDÜRÜLDÜ. deprem olur. oldu. yine olacak. bina yıkılmaz. yıkılamaz. sallanır, hasar görür. bina yıkılmaz. yıkılan bina kusurludur. yapan, yapılmasına izin veren herkes katildir. avam ahmaktır, avamdan ahlak beklenmez. yönetenler eğitimli, erdemli olmadıkça ve akıl hükmetmediği sürece yönetilenler çoğu zaman da kendi elleri ile katledilir. çaresiz. her seferinde her birinin acılarını içinde hisseden yürekler daha da çaresiz... ara ara geliyor aklım başıma. o aralar küfrediyorum böyle. sonra kavga ediyorum olmayanlarla. uzaktakilerle.  ne aklım ne ruhum dayanmıyor artık. diyemiyorum kimselere..

anne doğum günün kutlu olsun derken de diyemedim,;

anne beynim karıncalanıyor, anne ben göçük altındayım, vallahi orada gibiyim anne aklım oyunlar mı oynuyor bilmiyorum, anne çok üşüyorum, anne kolumu bacağımı kestiler, anne annesiz kaldım kaç kere, anne 100bin kere öldüm, 100 bin ölenin anne babası oğlu kızı oldum çığlık attım, anne sesim duyulmadı, anne aklımı kaybediyorum, anne canım çok yanıyor, ne sana ne kimseye söyleyemiyorum..
anne ben niye böyle oldum?

anne beni niye doğurdun?..

bitse de gitsek

hayat gailenizi skeyim. hemen yarın bile kabulüm. beklediğim, dilediğim hiç bir şey yok artık. umurumda olan hiç birşey. çok basit bir son isteğim var. olsun da gideyim. çok uzun bi sohbet akşamüstünden sabaha kadar, çok güzel bir kadın ile sade bir rakı masasında. kısık sesle iyi müzikler dinleyerek olur olmaz her şeyden bahsetsek.  sonra uzun uzun sevişsek. dokunmadığın, öpmediğin, koklamadığın tek nokta kalmayana kadar vücutlarımızda. gülümseyerek kapatsak gözlerimizi.. açılmasın bir daha. 


7 Şubat 2023 Salı

kendime düzeltmeler

kabus değil. gerçek. kıyamet değil. görünmez, bilinmez güçler, tanrılar yapmadı. insanı umursamayan, insandan haberi dahi olmayan yer kabuğu oynadı. o kadar. insanlar insanları öldürdü. binlerce insan öldü. yine. göz göre göre. bile bile. aptallık, cahillik, küstahlık...

tanrı karışmadı. 

allah yardımcınız olsun dediklerim, çaresizlikten, söyleyecek sözüm olmadığından, üzgünüm ama olmayacak! neden bilmiyorum, karışmıyor. insanların birbirlerine, kendilerine ettikleri neyse de çocuklar ölürken, çocuklar acı çekerken... merak ediyorum ve tek soru hakkım olursa o gün, soracağım neden? neden izin verdin? benim aklım, benim vicdanım almıyor.  peki ya sen tanrı olmasan, çocukların ölmesine izin veren bir tanrıya inanır mıydın?

devlet de yardım etmeyecek.  devlete rağmen yaşamaya çalışacak insanlar. o mel gibson filmlerindeki gibi elindeki avucundakini alan, yetmeyince köyünü yakan, erkeklerini kılıçtan geçiren, kadınına, çocuğuna tecavüz eden parlak zırhlı atlılar ve onların hizmet ettiği  yaşlı, çirkin krallar bugün de devlet dediğin. değişmiyor.

sıcak bir evdeyim diye, iki lokma yedim diye böğüre böğüre ağlatan, hatta uyumaktan utandıran hayata da sebep olanlara da lanet olsun...

varsa bi kıyametin; gönder kopsun!

                                                        

2 Şubat 2023 Perşembe

öteki'm

 insan için yapılan tanımlardan  veya teşhislerden en doğrusu sanırım; "... insan doğal yapısı gereği toplumsal bir varlıktır." insanlığımı yitirdiğim şu günlerde bunu daha iyi anlıyorum. toplumdan ayrılmayı, ayrı kalmayı/düşmeyi ben tercih etmedim. toplum olarak tanımlanamaz etrafımdaki kalabalık. toplum olmanın gerektirdiği değerlerden ve becerilerden habersizler.  cahil, cahil olduğundan haberi olmayacak gafil, görgüsüz, zevksiz, çirkin, kötü, en kötüsü de vicdansızlar. ve küstah insanlar. uzlaşmam mümkün değil. sadece uzaklaşmak da değil her geçen gün artan bir öfke, nefret hatta tiksinme büyüyor içimde. 

günlük hayatta devam eden, her geçen gün  çok daha kısa süreli ve zorunlu temaslar.. yaşamak zorunda  olduğum için sadece, hayatta kalmamı sağlayacak kadarına zorunluyum.  bu kadarına bile tahammülüm yok artık. azaltabildiğim kadar azaltıyorum. en fazla 3km çapında hareket ediyorum gün içinde. günlerce çıkmadığım oluyor yaşadığım 30 metrekare daireden. 

"hira"! 

vahiy falan da beklemiyorum. aklım başımda maalesef. akıl ne acımasız? aslında hiçbir şey beklemiyorum çok uzun zamandır..

bu öfkenin, bu nefretin beni dönüştürdüğü şey de çok çirkin. istemiyorum böyle olmak. kendime döndükçe, insanlardan uzaklaşıyorum, insanlıktan çıkıyorum. öteki'm olmadan kendim de olamıyorum. ne acı. ne büyük lanet? ötekine muhtaç olmak; kendi olmak için..