30 Kasım 2017 Perşembe


ben seni çizmeye çalışmadım
hiç
ben seni çözmeye çalışmadım
hiç
ne benim kalemim  yeter seni çizmeye, ne benim aklım yeter seni çözmeye. çok azdır da haddimi bildiğim, ben seni bildiğim gibi hiçbir şeyi bu kadar iyi bilmediğim içindir belki; senin karşında bu çaresizliğim. senin haberin bile yokkken aklından geçtiğinin, aklına bile getiremediklerini, aklının ötesinden alıp getirip küçücük avuçlarına bıraktığımda dudaklarının kilitlendiği, caanım gözlerinin o benim caanım gözkapaklarınla yarısı kapandığında, aşağı, masa sehpa ya da ne varsa orda ona bakar gibi ama aslında asırlarca uzaklara gittiğinde.. beklememiş miydim seni? herhangi bi göze bi kaç saniye, bize göre yüzyıllarca süre? gitmek! gitmek kolay küçüğüm başkalarınca ve biz uzun uzun konuştuk bunu aslında başkalarına aldırmayarak hatta kaçmalara  kızarak, kolaylara küfürler savurarak.. sen şimdi kolay" diye gittin ya? ne kadar?? diyelim ki yüz yıl kilitlendi dudakların, bi yüzyıl kapattın ışık ışık gözlerini?.. diyelim ki ben zaten yaşlıydım, diyelim ki ben öldüm; bi daha? çünkü ben insan suretiyle kaç kez geldim de çünkü ben kaç yüzyıl yaşadım da, çünkü ben ölmeyi seninle öğrenmiştim.. hadi diyelim bi yüzyıl daha? bensiz. boşvermişsin mesela? parantez içinde ve sonunda ünlem işareti ile hepsi de tırnak için de ... İYİ sin..
mutlu..
ben sensiz, bi gün olamaz da yanında olmadığım; ben yakınında olmadığım her günü saydım. şimdi iki yüzyıl geçti ise sesini duymadığım, yumuk ellerini tutmadığım, teline kıyamadığım saçlarını koklamadığım,. iki koca yüz yıl...
hadi inat ettin? edersin, inadın ne gariptir? bi iki yüzyıl daha beni senden seni benden bizi bizden mahrum ettin. dört yüzzz yıl etti küçüğüm; benim için dört bin yıl senin için canımm gözlerinin sol aşağı baktığı ve "müjgan" en güzel görünür o zaman bi kuğu sızısı bi göze böyle yakışır, o senin gözlerini kırptığın saniyenin bilmem kaçta kaçına kaç hikaye, kaç film, kaç şiir sığar..
hadi hadi olsun 4 kere gözünü açıp kapadığın o sürede.. 4000 yıl özledimdi seni...
sayılar numaralar rakamlar hesaplar kitaplar...
yapma diye yalvarmıştım sana, yok yok hesap edemezsin, aklına sığmaz her gözünü kırptığında bi adamın 1000 yıl eziyet çekmesi. yok yok...
bunun hesabını veremezsin...sana hesap soracak değilim ama haberin olsun;
hesapsız kitapsız zamansız ... özledim seni...

20 Kasım 2017 Pazartesi


gelip-geçiyorum ya aranızdan,
delip geçiyorum ha yaranızdan,
kızmayın,
kırmayın,
kırılmayın..
ben inimde duramam, ben içimde tutamam, ama ben,
ben sizinle kalamam!
ben daha da kimsenin yarasını uzak şehirlere taşıyamam!

    "herkes yarasını taşır uzaklara birilerinin"

benim yüküm ağır, yolum uzun.. yarası, yarısı bende
biriciğimin...

20.11.17 ankara, fb.

ben kapağını açamıyorum siz birhan okuyun..
pazar rakısı gibi sessiz sakin tevazu sahibi biri yüzünüze bi gülümseme kondursun..
sarılın...

19 Kasım 2017 Pazar


kaç kadının aklında,
kaçının kolunda,
kaçının koynunda,
kaç kadının içinde
                        izinde
                   gözünde
                  gönlünde
                 göğsünde..
bilmiyorum bir iz bıraktım mı? hiç bir kadın diğerine benzemez ama, ben her kadında bir iz buldum senden. bilmiyorum kaç kadına kaç söz bıraktım, hepsi birbirinden başka hepsi hep senden bahseden.

19.11.2017 ankara.

17 Kasım 2017 Cuma


ölmedim küçüğüm.. gibi bişey oldu da...
benim kararım değildi, tercih hakkım yoktu, yaşamam gerekti, zorunda kaldım. ölmedim küçük ve kaç kere ölmek gerek ki bunun için sadece; sen hiç merak etmedin..
nefes alamadığım oldu. bana yüzyıllar gibi gelen, demek ki yüzyıllarca nefesim kesildi. ama ölmedim küçük, ölemedim. ölemezdim. nefes almak gibi "sözler" benim için. susamadım ben. geceye, karaya, aya, adı sen olan ya da sana adanan yıldızlara, gezegenlere, delilere, sarhoşlara, fahişelere, günlerin ve gecelerin emekçilerine, çaycıya, çöpçüye, hademeye, öğrencilerime, öğrendiklerime, anneme, babama, kardeşlerime, sabah pencereme konan güvercinlere ve adının kumru olduğunu senden öğrendiğim boz renkli serserilere, göğe, güne, güneşe.. söz ettim, hep. hep senden.daha içinde sen olmayan bi cümle kurmadım. sana verdiğim sözlerim ve seni tanımadan önce ettiklerim, zaten onları da sana vermiştim, bilirsin ya, bundan sonraki "delirê-meme-lerim de hep senin, hep senin için. kağıda, deftere peçeteye, göğe, geceye, suya yazdıklarım. hatıraladıklarım ve hatırlamadıklarım, aklımda tutamadıklarım , unuttuklarım... 
ahh bi de tutamadığım sözler... ahh..
sözvermiyorum artık küçüğüm.. sözlerimi sana verdiğimi bağıra çağıra haykırabiliyorum da, adını kimseye anamıyorum. kıyamıyorum. benim sayfalarca aradığım, satırlarla anlatamadığım bi yarım gülüşünü, bi yarım cümleni kimseyle paylaşamıyorum. bende kalsın senin söylediklerin. ama sana sözlediklerim? neden-niye bilmiyorum da herkes duysun. sen de kızmazdın sanki.. ya da kız ne bileyim! ben artık sana kızabiliyorum. sinirlenebiliyorum bazı bazı, serzenebilirim ara ara artık sana.. ama sık sık, ama hep, ama ben seni çok..
seni hep.. ben seni her nefeste, her kalp atışında o ne güzel ritimlerde
ben seni çokk özlüyorum...
zikrin ne güzel sessiz sessiz, tekrar tekrar..

1 Kasım 2017 Çarşamba


Bu nasıl yalnızlık sâki?
Kadehimi doldurmak için bari,
sen gel diye;
Bu devirdiğim kaçıncı duble??
kasım 2017