9 Kasım 2022 Çarşamba

yetim

sadece adını değil, nedense tek elâ gözleri hariç, görüntüsünü, görüsünü, iyi ve kötü huylarını miras aldığım,  dedem 1924 yılında doğmuş. ya da kendi deyişiyle 1340.. 

10 Kasım 1938 sabahı babası Çömez Ali ölmüş. 68 yaşında. ölmüş evet, vefat etmiş, aramızdan ayrıldı, kaybettik.. vs vb deyince daha nazik olmuyor, daha az ölmüyor gidenler. onu defnettikten sonra radyodan öğrenmişler hemen aynı saatlerde Atatürk'ün öldüğünü. canım dedem de cânım cumhuriyet de aynı gün çocuk yaşta yetim kalmış.

hangi yaşta olsa da giden, kalanlar için erkendir her ölüm. dağ gibi babamın dahi kucağıma yığıldığını babası öldüğünde gördüm. ama çocukken yetim kalanlar başkadır. yetim çocuklar hüzünle erken tanışır. bi yanı hep çocuk kalır, ne kadar zaman geçse, geçmez gözlerindeki hüzün. erken büyür. onu hem dışarıdan hem de içinde yanan ateşi koruyan kabuğu herkesten sert olur.  hor görülür bazen. herkesten çok çalışır o yüzden. çoğu zaman yalnız kalır. cahil bırakılır belki ama bilgeliği, erdemi hayatın özünden gelir. sakınmaz sözünü o yüzden. KORKMAz başına geleceklerden. kayıpların en büyüğü ile çocukken tanıştığından kaybetmekten KORKMAz. 

gerektiğinde kavgadan, yumruk yemekten,

her seferinde kalkacağını bildiğinden, düşmekten, 

çocuklarının sonra onların çocuklarının kendinden daha güzel günler göreceğini bildiğinden,

 ölmekten KORKMAz !

bundan 84 yıl önce yetim kalan canım "Çömezin Abdullah" 30 yıl önce, kendisi de babası gibi 68 yaşında, ölene kadar öyle yaşadı. köyünde saraç, boyalı kunduralarından dolayı lakabı "süslü bey" iken fabrikada işçi, bahçesinde amele olmaktan kaçmadı. kazalar belalar atlattı. ağrısına dayanamadığı bacağından şikayet etmez, öyle çok da içmez ama ilaçlar fayda etmeyince sedirinin yanı başında duran iki karışlık bir odunla bacağını, acısını döverdi. toprağı severdi. sayısız ağaç dikti, her biri cumhuriyeti yüceltecek ve o göremese de geleceğin önemli isimleri olacak evlatlar yetiştirdi, onların evlatlarında, ki biri ben, abdullah'lar doğdu yeniden...

84 yıl önce yetim kaldı cânım Cumhuriyet..  kendisi de çocukken yetim kalan ATAsı öldüğünde.

ne kadar ince incelikli olsa da, ne kadar gelişse imkânları, genişlese de, ne kadar yaş alsa, ne kadar yol alsa da konak çocuğu değil sokak çocuğudur bir yanı hep. ben onu hep öyle sevdim, öyle yücelttim aklımda, kalbimde, ruhumda.

başın sağ olsun. başın dik olsun. ömrün sonsuz olsun.. ilelebet




28 Ekim 2022 Cuma

kuduz bir köpek gibi vur beni!

 kundaktaki bebeğine doğru saldıran, ağzından salyalar saçılan, kuduz bir köpek gibi vur beni!

bebeğini de beni de kurtar..

benim bunlarla işim olmaz da, önümüzde seçimler var, olur ya mesela çıkıp beni seç dersem, ben değiştim dersem, ben 40 yıldır olduğum değilim artık dersem, o ceketi çıkardım dersem, oğluma adını verdiğim, halife dediğim adamı terk ettim dersem, o adam da ben seçileyim diye üstelik bana karşı küfürler kıyametler etse de inanma! ne bana, ne onlara, ne yalakalara, ne yavşaklara.  sen bana dönek de, hadi ordan be de, bağır çağır, küfret hatta bana, yalancı de yahu! bakma yüzüme..

hadi inandın diyelim, o kadar ahmak değilsindir de, bi çıkarın için he dedin? şeytana uydun!

benimle birlikte, acımadan hem de, vursunlar seni de!

yok mu kimsenin ciğeri, yok mu vicdanı, yok mu aklı, yok mu yüreği olan? vardır ulan! ama olur ya; diyelim hüküm sürersem yıllarca ve önüme gelene domalırsam, sarıklı demeden sapık demeden, hakaret ettiğim, küfrettiğim, zürriyetsiz dediklerimle, bana küfredenle, bana namert diyenle kol kola girersem, silah, uyuşturucu, kadın satanlarla iş çevirirsem, altın saraylarda,  altın tahtlarda oturur, altın tabaklardan, fincanlardan yer, içersem, altın tuvaletlere sıçarsam, bir gün dediğimi ertesi gün yutarsam, aksini söylersem, yalancıysam, hırsızsam, arsızsam, en kötüsü de o kanayan götüm o tahtta kalsın diye ülkenin her yerinde bombalar patlatır, ülkenin dışında savaşlar başlatırsam, çocukları öldürmekten bile çekinmeyecek kadar vicdansızsam;

hiç tereddüt etmeden hem de; kuduz bir köpek gibi vur beni!

 


2 Eylül 2022 Cuma

çoktandır aklımda da...

yazdımdı sanki daha önce.. hatırlayabilemiyorum artık, en yakın, en bugün, az önceleri bile... 

 

29 Ağustos 2022 Pazartesi






 

bir mucizeye tekrar bir övgü

İnsan!!!, ne kadar küçük, ne kadar önemsiz olduğunu bilmeden, varlığın başından beri ne kadar kısa süredir burada olduğunu ve ne kadar kısa süre sonra yok olacağını anlamadan, evrenin varlığını ve birliğini bozmaya niyetlenen, evrendeki en aşağılık şeydir!

Daha tarih yazılmazdan beri her savaş bunu hatırlatır. Bunu kanıtlar. 2022 de hala savaş diye bişey var. ?

Kayıtlara geçmiş, izini sürebildiğimiz çok az olay vardır ki insanın soylu, yüce anlarına tanıklık edebilelim. Bunlardan biri ve belki en önemlisi Türk’ün Kurtuluş Mücadelesidir.

Türk’ün Kurtuluş Direnişi”dir.

Musa denizi ikiye yardımı? İsa suyu şaraba çevirdi mi? Hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Ama İnsanın ulaşabileceği en aşağılık seviyenin örgütlenmiş, tanımlı hali olan sömürgeci devletlere karşı kazanılan zafer tarihe geçmiş  gerçek “mucize”dir.

Kutlu olsun!

Herhangi mirasa sahip çıkmayanların rezil rüsvâ olduğu bilinir. Yalnız bir miras değil, bir mucizeye sahip çıkamayan bu ülkede yaşayanlar bugün çektikleri sıkıntılar karşısında ne itiraz edebilir ne de şikayet edebilir.. Alllah (hâşâ) yalan söylemez. her toplum hak ettiği ile yönetilir.

Bugün bizlerin şikâyetlerinin, çektiğimiz sıkıntıların, Cumhuriyet için can veren 14-15 yaşında çocuklar yanında lafı bile olmaz. Konu değildir. Unutmayalım ki hiç birimiz sandığımız kadar kadar da önemli değiliz.

Aslolan Cumhuriyettir.

Konak çocuğu değil, sokak çocuğudur cânım Cumhuriyet. düşecektir, kalkacaktır, yaralanacak, azarlanacak, kızacaktır, ama her seferinde ayağa kalkacaktır.

KORKMA!

Kurucusunun da söylediği gibi; 

naçiz vücutlar elbet toprak olacak fakat TÜRKİYE CUMHURİYETİ ilelebet payidar kalacaktır.



19 Ağustos 2022 Cuma


ne zamandır söylerim benim olandan, gelenden, gelecekten umudum yok, bokumuzda boğulacağız derim sıklıkla. ama ne zaman öyle canım sıkılsa bilirim ki bu topraklarda dünyanın en iyi işleri de yapıldı sanatta hele müzikte? kaçarım sığınırım, sarılırım şarkılara. yalnız kaldıkça ,ki yalnızım aslında hepimiz kadar, ve belki en çok da ben.. sarılıyorum şarkılara, şükür ve şükran yazanlara, çalanlara söyleyenlere..

dibine kadar doya doya yaşayanlara, adını, tadını, acısını saklayanlara, yetmedi kağıda, kaleme, kelâma, saza dökenlere, ÂŞIKLARA;

selam olsun, helal olsun..

cağnım faruk hocam der ya,

ÖYLE YA DA BÖYLE AYDINLIK KAZANACAK! 

GELECEĞİN IŞIĞI SANAT, TASARIM VE BİLİM OLACAK!!



 

  

 

 

 

 

  

 

  

 

17 Temmuz 2022 Pazar

boğuluyorum

sadece senin sesini duymak isterken şimdi, aslında neler ister gönül ama, arabada unuttuğumu şimdi fark ettiğim telefona uzanmaya bakar, ki açmayacaksın büyük ihtimal, o da başka delirme nedeni, yeterince delirmeye sebep yokmuş gibi,  seni aramamak için kenetlemişim ellerimi, kanatana kadar sıkıyorum.

sen yoksun artık ? biliyorum!!

benim bildiğim, benim bulduğum, benim gördüğüm, benim gidişini izlediğim, gitmene inanamadığım, öyle yığıldım yıllarca ayağa kalkamadığım, şimdi şimdi fark ediyorum ya aslında hiç gelmemiştin ki sen bana,  e o sen de o sen bile yok,..  

özlemek zaten zor be; ama artık ve belki hiç olmayan bi şeyi özlemek ne fena?

bi mucizeye inanmayı özlüyorum. şimdi hiç ama hiç bir şeye inanmaz, inanamazken..

ara ara hatta sık sık nefes almayı unuttuğum oluyor küçük! afili sözler olsun diye değil gerçekten, boğularak uyanıyorum geceleri, uyumak denmez de ona sızdığım zamanlar sabaha  karşı, günün gündeliğin rutininde dahi oluyor artık birinin karşısında, bazen bir cümlenin ortasında hatta..

boğula boğula yaşıyorum küçük. ölmüyorum, ölemiyorum ama ben çokkk yoruldum..

boğulmaktan da, yaşamaktan da...



27 Mayıs 2022 Cuma

hâlâ

söz’de bi adamım bilirsin, nasıl geçtiğini anlamadığım ve artık peşinde de koşmadığım geceler yüzlerce sayfa geçti aklımdan, günlerce uzanamadım da kaleme, bi cesaret açınca defteri silindi hepsi, ben yine seni iz’ledim. oysa ne büyük tövbeler etmiştim..

8 Mart 2022 Salı

gvz

çook konuşuyorum değil mi?

peki sen biliyor musun benim ne kadar çok sustuğumu??

şimdi uzak bir otoyoldan geçen kamyonun, alt kattaki sarhoş çiftin kahkahalarını, tezgahaltı buzdolabımın sesini.. rüzgarı (adını almak , adını çalmak istediğim) biliyor musun sen benim ne kadar çok dinlediğimi? geceyi, siyahı, dolunayı, ve yıldızların şehrin ışıkları arasında kaybolan çığlıklarını ne zamandır dinlediğimi, ne kadar dinlediğimi, biliyor musun? sen bilir misin her bir saniyenin her bir sesin her bir sözün her birinin tek başına peygambersiz ama o kadar kutsal bir kitap olduğunu? ben bin susup bir gün konuşurum e orda nasıl susayım. susamışım be!! söylemeye, sözlemeye. parantezler içinde parantezler açarım o yüzden, istiyorum ki hiç birini atlamayayım canıma dokunan, aklıma dolanan ne varsa ilmek ilmek çözeyim, senin aklına, senin ruhuna dokunsun diye,. ben geldim, ben geçiyorum, ben bilmediğime gidiyorum da  benden sende bir iz kalsın diye..

oysa görüyorum ki ben uzattıkça kayboluyor değeri söylediklerimin. 

ve bunun suçlusu benim, benim gevezeliğim
?

öyle mi sahiden??

neden bu kadar ilgisiz, inceliksiz, özensiz, dikkatsiz, kestirmeci, kısayolcu, kolaycı, hazırcı, bedavacı..

lan siz ne den bu kadar KIYMET BİLMEZSİNİZ?


3 Mart 2022 Perşembe

deli(li)k


 yazan, çizen, karalayan, söyleyen, sözleyen kim varsa büyüklük tasladığından, akıl verdiğinden, pâye beklediğinden değil bilin. ne kadar kalabalıklar içinde oldukları da aldatmasın sizi.;

hepsi hepsi köpek gibi bir yalnızlıktan!

19 Şubat 2022 Cumartesi

sana gelmeyecek yollardayım

az sonra yine düşeceğim yola. sana gelemem artık  çokk uzun zamanlardır ya, ! sevgililer dediklerime gidiyorum,. onlar ders, onlar proje yapacağız diye bekliyor beni, ve çoğu da beklemiyor da aslında, bilmeden düştükleri bir yolda bir süre katlanacaklar bana, küfür, kıyamet, şikayet kalacağım çoğunun aklında. aklımdan, ruhumdan versem ne fayda? verdiklerinin bazen ne kadar boşuna olduğu senin de canını yakacak, hatta çoktan yaktı bile di mi küçüğüm? alanlar, almayanlar, anlayanlar, anlamayanlar, umurunda olmayanlar..

ben yine de soracağım her birine senin hikayen, senin senaryon ne diye. ne görüyorsun , ne duyuyorsun, ama en önemlisi ne hissediyorsun be?

 (mekân bahane)

ne görüyorum, ne duyuyorum, ne de bir şey  hissediyorum ben ne kadar zaman geçti bile bilmiyorum küçük! o yüzden başkalarının hayalleri, hayatları, umutlarına bakıyorum hayatta kalayım, hayatta hissedeyim diye. o kadar uzun zamandır aynaya bakamıyorum da aynılarımı arıyorum. onda bunda şunda, orada şurada, burada.

ben yazamadım, ben yaşayamadım ya, görkemli bir hikâye yazılsın istiyorum hayretle, hayranlıkla izleyeyim.  ve her zaman olduğu gibi uzuuun zamandır, baktığım, gördüğüm, karşılaştığım her güzel şeyde olduğu  gibi daha o anda aklımın bir yanında, aynı anda; sana anlatayım,.

sen aslında hiç yokken hem de. orada, burada, ne yanımda ne de yakınımda., olsun belki ömürler sonrasında dinlersin diye,  duymayacağını bile bile, inadına..

ben oldukça...

ki ben kaç kereler öldüm, kaç kereler oldum yeniden ve ben bilmiyorum neden her seferinde seni seçtim, seni sevdim ben? ne sen ne de ben farkındayken...

az sonra yine düşeceğim yola. 

her zaman olduğu gibi , hiç olmayacağını bile bile; her seferinde ve hep sana gitmek isterken..

11 Şubat 2022 Cuma

aklımdan geçen bir saniye

gece erken düştü bozkıra, yerler bembeyaz karaltında, gök gibi benim de içim dışım kapkara..

ama duydum ki uzakta, ufukta, mavi ile siyah yine sevişiyorlar, denizi yatak göğü yorgan yapmışlar, şehvetlerinden yanarken deniz, yanarken gök, alevler aslında gördüğünüz turuncular, kırmızılar, morlar..

duydum ki uzakta, ufka dalan, denize-göğe bakan biri var...

3 Şubat 2022 Perşembe

itiraf

 

ben seni çokkk sevdim... çaldı az önce uzaktan, rastgele denkgeldi ben sarı sarı boş sayfalara boş boş bakarken..
 
ne oldu , nasıl oldu, neden?
bilmiyorum. izin vermedin bilmeme. 
belki de çok haklısın!!
AMA SEN ARTIK KÖTÜSÜN !
haklı olmak hiçbir şeyi halletmiyor, hiç bir işe yaramıyor, zor yoldan öğrendim ben. 
ve şimdi de değil günlerdir aklımda da, dile gelmek, söze dökmek öyle zor ki..
sana değil kendime bile.
çokk zor!
ve ben bununla ne yapacağım, bilmiyorum ben de!
bendeki seni sevmeye devam edeceğim biliyorum.
sen?
zamanlar, mekânlar, ömürler sonra belki... ?
ben beklerim...


12 Ocak 2022 Çarşamba

çaresizim çok


 

enes öldü. enes de öldü!

100 yıl önce 15 yaşında çocuklar boşuna mı öldü bu cumhuriyeti kurmak için? 

enesler ölsün diye değil gülsün diye değil miydi..?

öldürüldü aslında çocuklar !  tarikatı, cemaati, siyaseti, hesabı kitabı , çıkarı öldürdü! bu ülkenin leş egemenleri öldürdü! “baba” ları  enesin , mehmet saminin öldürdü onları!! senin, benim, bu ülkenin çocuklarını, onların babaları olmayı  hak etmediği ,bizim canımız, bizim çocuklarımızı. canım acıyor her gün doğmamış çocuklarımın acısından. her gün bir gencecik kız, her gün bir kadın ölüyor ulan! adlarını hatırlayamıyorum artık. acıları içimde. ya duymadıklarımız? ya haberimiz olmayanlar?? içimi acıtyor, uykularımı kaçırıyor ölenler, öldürülenler, yaşarken de her gün ölümlerden beter eziyetler altında çocuklarımız! 

çokk çaresizim...