21 Aralık 2016 Çarşamba

gündönümü


sizinkiler ne zaman kısalır bilmem de benim gecelerim hep uzundur,.. kara geceye yakışır, karartmayın hayatları yeter, yetsin! bitsin, gitsin içimizdeki karanlıklar...

16 Aralık 2016 Cuma

nadas..


senden-benden çok fazla, ne benim afilli sözlerim yeter, ne senin güzelim susmaların...
şairlerden, şiirlerden en çok da gök'ten medet umduğumuz dile getirsin diye O şey., anlamadığımız, anlayamadığımız, anlatamadığımız kadar güzel...
sarılmalar bilir, sarılmalar anlatabilir ancak..
onları da kimse bilmesin zaten..
çokk özledim...

5 Aralık 2016 Pazartesi

toroslar



memleketim dedim ya sana sarıldığım her şehre! aklımı aklına bıraktım, memleket oldu aklın, memleket oldun ya? sana memleketi anlatayım;
çünkü gitmesek de, o köy bizimdir, bizim evde toroslara ancak cenazeye gidilir..
aghh be torosların da bi dili olsa bi şivesi, bi zaza, kurmançi isyanı, bi bektaşi nefesi,bi kemençe figanı..
yok ki torosların derdini anlatsın
ahh yiğittir torosların kadını eri, sevdi mi toroslar gibi yücedir, dellendi mi toroslar gibi dik, kayaları gibi sert, kızınca öyyle yaman, yoktur aman. bakma tahta kaşığa öyle vurduğuna,bakma dönüp durduğuna;
torosun adamı vuramaz, kıyamaz, döner kendi etrafında, etrafında döner sevdiğinin, deliye döner de bazen, torosun adamı dönmez yolundan..
yamandır torosun kışı; nefesin donar, suyu serttir, kardan erir zirveden gelir,insanı merttir,.
... de bi çift göze, bi çift söze erir...

toroslarda sevdalar saza, söze değil kalplere işlenir!
toroslardan bi adam,
toroslardan bi kadın sev!!
sana sözler,
sana şiirler,
sana besteler...
ver(e)mez de;
can ını verir!!!
ha ben sana geldim ya torosların inadı gibi, dağları yerinden oynatırcasına, canım ya ferhat dağ delmek, ulen mecnun çölgeçmek de dert midir?
hah işte o toroslar biraz benim içimdir, sanki toroslar benim içindir, o toroslar illa ki ben dir...
bi yanı akdenize bi yanı bozkıra bakan, suyun ve susuzluğun ortasında yüce bi sınır..
şimdi sana torosları anlatmam küçüğüm, ne kadar küçük olduğumu toroslara baktığımda anladığımdan, memleketim be küçük, memleketimsin ya sen, öyle küçüğüm, küçücüğüm,
sana her baktığımda...

ankarada, masamda gaziantep mutfağı, kulağımda karadeniz müziği, aklımda istanbul, iki duble sonra...

4 Aralık 2016 Pazar


hiç bırakmayayım ellerini, sen sıkılır mısın? diye sorunca " hiç sıkılmayayım istiyorum" demiştin ya... sana sarılmayacağım bir daha, elini tutmayacağım bir daha, dedim ya sana...

       "şimdi beni bırak dersem,
         ve sen beni bırakırsan var ya
         beni bırakırsan var ya!"

o yüzden, bırakmam dersem. şaşırma!


karşı masaya oturdu, gözlerinin altındaki halkalar, sakalındaki aklar; rakı kokulu...
konuşmadı çok. sustu kızı da hep. kızın gözleri 12-13 den yaşlı idi. hiç ağlamamış gibi hüzünlü. kimsenin kızı ağlamasındı...
ama hiç ağlamamış gibi de hüzünlü olunmaz ki?


ellerini tutmayınca..?
onun ellerini?
onların ellerini?
öyle de okunur aslında, ben hep ("senin") ellerini tutuyorum.

öyle ousunlar, öyle bilsinler "o" kim bilmesinler. onun ellerini, onların ellerini kimler tutarsa tutsun,
sen ellerimi hiç bırakma!

1 Aralık 2016 Perşembe