29 Kasım 2016 Salı

gelsin..

akşam başladı hiç durmadan yağıyor, ben böyle bir yağmur görmedim?
ister inanın ister inanmayın benim için yağıyor, bana yağıyor.. 
...
evvela bir şeyi izah edeyim, 2007 yılında abi çok güzel bi network dedi bi arkadaşım hesap açtım fb da. kardeşim sadece undergrad e-posta hesabı ile üye olunuyor diye bahsetmişti kısa süre önce, haberleşmek için haberdar kalmak için çok iyi idi. çok da güzel oldu bir sürü şarkı öğrendim, bir sürü kaynak paylaşmış insanlar. bir sürü insanla irtibatta kaldım, ulaşamadıklarıma ulaştım vs.. çok güzel insanlar tanıdım sadece buradan,.. sonraları daha uzunları buradan paylaştım.
peki bu klavye kahramanlıkları? neden? neden bu saçma sapan kelime canbazlıkları, kafiye hokkabazlıkları, bu afilli sözler, bu olmadık paylaşma, teşhir ve dikiz halleri sanal sepet alemde?..
çok yalnızım lan? hepiniz kadar yalnızım.ve hepinizin toplamından fazla. starfaksta sosyal yalnız olayım diye tezi orda yazmaktan falan başka fazla yalnızım. kaybedenler kulübünün filmi değil de orjinal kayıtlarında kaanın telefonla arayan annesine bisürü saçmalayıp da sonunda dalaktan böyle “çokk yalnızım be anne” dediği kadar, ozzy nin mama aym kamin hom diye böğürdüğü kadar yalnızım. bağırmak gelio içimden, çağdaş hali işte. 16-17 yıldır tv seyretmiyorum gazete almıyorum haberlerden haberim olmasın daracık çevremde bile kimseyi arayıp sormadığımı bilir herkes, karşılaştıklarım anca, duyulmak istiyorum lan bazen, paylaşmak istiyorum, hepiniz kadar.. taşıyor. durmuyor.
şiir falan yazmıyorum, babam şair benim ben değilim. afilli sözler ediyorum işte.  akıl falan vermiyorum, hayatımızda hiçbirimize kendini sevmekle ilgili bi çalışma, etüt, antrenman vermediler de ben 22-23 yıldır kendimi çalışıyorum, kendimi deniyorum, kendimi seviyorum. biliyorum ne kadar akılsız olduğumu. akıl vermenin haddim olmadığını. tevazu falan değil biliyorum ve zaten çok yakışıklı olduğum için umrumda değil.. hoş bir kaçzamandır aynada kendimi beğenmiyorum.. “O” neden beğenmedi ki beni?  patolojik seviyede narsisizmden muzdarip ve fakat narsist olduğunun farkında olduğundan belli imkanlarda kontrollü bi adam da olarak beğenilmek nefesten sonra sudan önce benim için. biliyorum. ama bunlar beğenilmek için de değil. duyulsun, istiyorum. duyulmak ister herkes. anlaşılmak ister. anlamak. şimdi herkese yazayım hepiniz duysun, “O” anlasın ama.. ben anlatamıyorum anlayan biriniz aslında hepiniz bi daha bi daha anlatın “O”na..
ha bi de ne olursa olsun “O” hiç ağlamasın ya...

ben hiç yalnız kalmayacaktım? noldu ya? niye böyle oldu. ben bunu haketmek için ne yaptım? ben bunu haketmek için ne yaptım? ben bunu haketmek için ne yaptım? ben bunu haketmek için ne yaptım? ben bunu...
ne zaman unuttum lanetli olduğumu. mucize işte ya. hala mucize diyorum “O”na ben. size hepinize diyorum ben mucize gördüm! gerçekti lan hem. bütün saçmalamlar, acılar, birikenler, taşanlar, beklenenler sonunda hep hep “O”nun içinmiş! şimdi  niye böyle oldu?

iliklerime kadar ıslandım yağmurda. “O”nun yağdırdığı gibi mucize, öyle sıcacık, ışık ışık değil bu yağmur. bu baya baya hüsnünün dediği gibi delik deşik ediyor. ister inanın ister inanmayın benim için yağıyor, bana yağıyor.. benimle yarışıyor, kaç gün yağacaksın durmadan? günlerdir aralıksız ağlıyorum da, kaldığım yerden devam mı ediyor? ben şimdi
ağlayabilemiyorum... gözyaşım bitti.
gözlerim gitti.
lan öyyle güzel ki gözleri böyle kocaman kocaman...
gözleri n/m i aldı ya...
yazamıyorum bile sözlerim gitti.. “O”nu “O”na anlattım “O”nu söze dedim, yazıya döktüm, bundan sonra da yazacaklarım hep “O”nun zaten, yetmedi bugüne kadar ki bütün sözlerimi de “O”na verdim. Ahh ne sözler verdim de tutamadan daha sözlerimi aldı gitti.
sözlerimi de alsın gelsin.. söyleyin ya nolur hepiniz söyleyin gelsin. nolur hepiniz dileyin gelsin. Dua dilek totem enerji ne ise işte bildiğiniz, yapın ya gelsin. acizliğimi mazur görün de biriniz hepiniz hanginiz napıosanız yapın ya nolur gelsin..

ben âşık oldum lan, ben aşkı buldum, ben ışık gördüm; pervane oldum, ben aşk olucaktım lan?!!
Ahh aklını ev bildiğim, aklım sende kaldı ben akılsız kaldım..

neyin cezası bu. hanginizi kırdım bu kadar. nasıl bi ah aldım?  sorun soruşturun, arayın tarayın nolur hanginiz dilediyse acı çekmemi; tahmin bile etmemiştir bunu, aklına hayaline gelmeyecek hale geldi, görsen haberim yoktu, ben bu kadar dilemediydim diye pişman olursun her kimsen.? ben hiç bi kalbi bile isteye kırmadımdı. bilmeden istemeden kırar mıyım diye dönüp dönüp arkama baktım o kadar zaman.
yeter lan!
bokunuzu yiyim lan!
özür dilerim!
özür dilerim hayatıma giren her adamdan, özür dilerim aklına dokunduğum her kadından.. bilmeden bastığım karıncadan, görüp de gözkırpmadığım yıldız varsa, geçerken gülümsemediğim ağaç, koklamadığım çiçek, bakıp da dua etmediğim  çocuk varsa, şükretmediğim bi damla yağmurdan özür dilerim..  üçgünlük dünya lan etmeyin! nolur hakkınızı helal edin!!
çok acıyo...
geçsinn, bitsin yetsin...
yine sabah oluyor, akşam başladı hiç durmadan yağıyor, hava durumunda kaç gün önce ne dediler bilmem de ben böyle bir yağmur görmedim? ister inanın ister inanmayın benim için yağıyor, bana yağıyor..
durmayacak bu gidişle, benim gözümden akamadıkça bi damla, bu yağmur durmayacak durmayacak,
bu kadar pisliğin içinde, bu kadar kin öfke çirkinlik nefretin içinde bokumuzda boğulmadık bunca zaman da bu yağmur da boğulacağız,..
söyleyin gelsin...




23 Kasım 2016 Çarşamba


şimdi günlerdir çakılıp kaldığım kanepede bile bakamıyorum sağıma, bakıp da seni görürsem diye, sarılamayacağımı bile bile...

14 Kasım 2016 Pazartesi


ahhh görmen lazım herifi. dişimidir ki? sanmam öyle yakışıklı. hani şu yerde yatarken fotoğrafımız olan.? geldi, dolandı ortalıkta, yakışıklı bi oğlan çağırdı yanına, sevdi okşadı biraz.. yattı oraya, kaldı orada.huzurlu huzurlu uyuyor şimdi. sevildiği yerde kıvrılıp uyumak?!
zaten başka ne ki??

uyuyamıyorum küçük!


çalışma ya?
çalışama yaa??
çıkmayayım aklından, aklın almasın. bakma soluna, bile bile bakma, döner bakarsan beni göreceğii bile bile. kağıt kalem, deftere gömülsen olmasın yine de olamasın. çıkmıyorsun aklımdan, aklından çıkmasın. aklın almasın.
gülümse...
ben güleyim diye, ben onun gülüyüm diye. gülümse...
derin birr nefes ver ne zaman aldığını hatırlamadığın, iki elin boynuna uzanıp saçlarını toplayınca;
saçlarını koklamıştım, saçlarından öpmüştüm, hatırla..

insan sadece sevdiğini saçından öper demiş ya....



ben böyle uluorta bağırayım, bi tek sen anla:)) sezenler olur mu bilmem de arayanlar ne çoktur seni, seni sevmek ne doğal, herkes sever ki seni, biri ben... benim haberim bile olmayacak dinlerken alt dudağını ısırdığından, olsun.. hepsi hepsi bi satırını al senin olsun! ben sana deyince benim olmuş, şimdi senin olsunmuş bi şarkıdan hepsi hepsi bi satır, bi kafiye bi kelime,. benim çok sözlerim var da hem nası havalı off nası afilli, benim sözlerim bana yetmeyince iyi ki var şiirler, iyi ki var şarkılar, kocaman sonsuz binmavi gökyüzü var hem, iyi ki sonbahar geldi de her sarı yaprak bi elçi bin kitap yükü taşır benden sana şimdi, ve kızıllar morlar, iyi ki onlar herkesin... de; iyi ki seçtiğin bi satır bi kelime bi nota şimdi.. sadece senin!

senin için..

kızarmısın ki burdan herkes duysun da; bissürü şarkı bisürü şiir bisürü şair şimdi daha mutlu ben seni böyle sevdiğim için..

gülümseyerek uyan! haberin olmadan rüyanda çalacağım söyleyeceğim dansedeceğim uyandığında hatırlamayacaksın, uyumak zor, uyanmak dertken hem de uzun zamanlardır sebepsiz bu sabah gülümseyerek uyan, sen bile hatırlama ben bileyim, dudağımın kenarında bi gülümsememsin bazen gördüğün, bazen görmediğin... o ışık ışık kocaman gözlerinle nasıl görmediğini bilmediğin..


öyle güzel ki gözleri, kocaman kocaman....



"yalnız mısınız?" diye sordu garson kız, masa gösterdi. yalnızım lan! yalnızların masası bile boktan.
hem çok yalnızım... korkarım öyle kalacağım. evet boş o sandalye de alabilirsiniz. alıyorsunuz zaten, sormadan, ne var ne yok elimde. alıyorsunuz... alın efendim, sandalyeyi de alın. bardağın dibinde biram var biraz daha, lan bari ona dokunmayın.
"bir tane daha?"
alırım efendim. anca bi bira daha alırım zaten... ne veriyorsunuz ki? zaten hep alıyorsunuz sormadan, bari bi bira daha alayım. kulplu bardakta lütfen; bari ona tutunayım. kayıp gidiyor elimden balon bardak, kayıp gidiyor elimden sormadan aldıklarınız, kayıp gidiyor elimden tutamadıklarım.. o yüzden;
! kulplu bardakta lütfen...
tutabileyim.
tutamıyorum zamanı, tutamıyorum aklımı, tutamıyorum gideni,
bardağımı bari tutayım.

tutamıyorum ya ellerini...

14.11.2016 newcastle, çayyolu, ankara

10 Kasım 2016 Perşembe

dilbilgisi


Aşk bir eylemlilik halidir. ne güzel eylemdir aşk, başkaldırmak. isim tanımından kurtulmuş eylemdir aşk, isimlere, sıfatlara aldırmayan, zarflarından, zamirlerinden, açık gizli öznelerinden ve 3. tekil-çoğul şâhıslarından müstesnâ, tek başına, hem başlıbaşına cümledir, cümle âlem de aşk içindir. her dilde yazıldığı gibi okunmaz da; yaşandığı gibi hissedilir. tamlanmaz, tamamlanmaz, tanımlanamaz da.. özel isimlerden de başka her nasıl yazılsa; her harfi büyük okunur aşkın...
ve aşk küçüğüm illâ ki işteş bir eylemdir.

2 Kasım 2016 Çarşamba


yazının bile olmaması nedir?
el yazısı olmaz mı insanın? okunsun diye, havalı diye belki ne zamandır büyük harflerle yazıyorum. şimdi niye böyle yazmak geldi içimden? "eskisi gibi" ?
böyle bir süredir. bu son bir iki yılda yaşlandım. büyüdüm ya da , en azından. bi süredir, hayatımda ilk defa, olduğum yaştan şikayet eder oldum. geçmişi özlemek değil de..
aynı hala. çocukken söylemişim ya; yaptıklarımdan pişman olmadım hiç, ya yapmadıklarım..?
çok fazla olmuş. yapmadığım. telafi edilemeyecek, görmezden gelinemeyecek kadar fazla.
HA SEN?
seni daha önce tanımak istemezdim. dedin ya, olması gerektiği zamanda oluyor her şey.
"sen bana geç geldin ben sana erken".
yine de tam da bu zamanda tanımak isterim seni. bütün yaşadıklarımla, yaşadıklarınla, ve henüz yaşamadıkların, bilmediklerin, hissetmediklerin...
olsun ben beklerim. zor ama.. inadına yazıyorum! zor çünkü sana da kendime de söylüyorum o yüzden. zor ise "söylemek" ile başlıyor denemek, uğraşmak, başarmak. söylemek lazım.
ahhh aklında ne varsa söylemek lazım. hele ki aklımdaki sen-sen. sen hep aklımdasın zaten. aklında olmak bazen, aklına gelmek ara sıra bile ne güzelken.. şimdi sanırım birazdan biraz fazla.?
öyle dayanıyorum, öyle nefes alıyorum şu sıralar. uyumaya ve uyanmaya, yataktan, odadan, evden çıkmaya hâl sebep bulmam ondan.
soruyorlar; ne yapıyorsun?
iznim yok, olsa cevabım belli küçük mucizem'i seviyorum. günü gündeliği ona anlatıyorum, daha yaşanırken, yazıyorum; onu ona, onu özlemeyi ona, beni ona
yazıyorum.
iznim olsa dediğim sadece ne yapıyorsun' un cevabı bu olmasının normal karşılanmayacağı değil. senden iznim yok. seni başka kimseye anlatmaya. senin için başkalarına birşey anlatmak gündem dışı aslında. ama bu onları umursamamak değil. kim ne der? önemli galiba.
ya da anlatmak için bir şey olmasını dahi görmesin, bilmesin kimse. belki kendine de bazen.
benim öyle değil. ben bahis etmek istiyorum. karşımdakilerin kim olduğu önem taşımaksızın.sözümde "sen" olmasını seviyorum.insanların anladıkları ve çoğu zaman anlamadıkları şekillerde sık sık senden bahsediyorum. "ne güzel tanıyorsunuz beni" dedin bugün.ne kadar iyi tanıyorsunuz değil? ne güzel.  ne güzelsinn?!
güzel her şey gibi zor. güzel olan her şey gibi uzaktasın şimdi.farklı olarak bir çok yanılmalardan, yanılsamalardan; en yakınındayken kaybolmadığı gibi güzelliğin, sen aslında en çokk enn yanımdayken güzelsin. mesafelerden bağımsız bir "yanımda" olmak bahsettiğim. çoğu zaman farkında olmadan yaptığın, ettiğin, söylediğin.. küçük anlar...

küçük harflerle yazdım işte. sadec eskiden yazdığım gibi olsun diye de değil de;
büyük harflerle (BAĞIRA BAĞIRA)  yazamadığımdan belki.

02.11.2016 newcastle/çayyolu