2 Kasım 2016 Çarşamba


yazının bile olmaması nedir?
el yazısı olmaz mı insanın? okunsun diye, havalı diye belki ne zamandır büyük harflerle yazıyorum. şimdi niye böyle yazmak geldi içimden? "eskisi gibi" ?
böyle bir süredir. bu son bir iki yılda yaşlandım. büyüdüm ya da , en azından. bi süredir, hayatımda ilk defa, olduğum yaştan şikayet eder oldum. geçmişi özlemek değil de..
aynı hala. çocukken söylemişim ya; yaptıklarımdan pişman olmadım hiç, ya yapmadıklarım..?
çok fazla olmuş. yapmadığım. telafi edilemeyecek, görmezden gelinemeyecek kadar fazla.
HA SEN?
seni daha önce tanımak istemezdim. dedin ya, olması gerektiği zamanda oluyor her şey.
"sen bana geç geldin ben sana erken".
yine de tam da bu zamanda tanımak isterim seni. bütün yaşadıklarımla, yaşadıklarınla, ve henüz yaşamadıkların, bilmediklerin, hissetmediklerin...
olsun ben beklerim. zor ama.. inadına yazıyorum! zor çünkü sana da kendime de söylüyorum o yüzden. zor ise "söylemek" ile başlıyor denemek, uğraşmak, başarmak. söylemek lazım.
ahhh aklında ne varsa söylemek lazım. hele ki aklımdaki sen-sen. sen hep aklımdasın zaten. aklında olmak bazen, aklına gelmek ara sıra bile ne güzelken.. şimdi sanırım birazdan biraz fazla.?
öyle dayanıyorum, öyle nefes alıyorum şu sıralar. uyumaya ve uyanmaya, yataktan, odadan, evden çıkmaya hâl sebep bulmam ondan.
soruyorlar; ne yapıyorsun?
iznim yok, olsa cevabım belli küçük mucizem'i seviyorum. günü gündeliği ona anlatıyorum, daha yaşanırken, yazıyorum; onu ona, onu özlemeyi ona, beni ona
yazıyorum.
iznim olsa dediğim sadece ne yapıyorsun' un cevabı bu olmasının normal karşılanmayacağı değil. senden iznim yok. seni başka kimseye anlatmaya. senin için başkalarına birşey anlatmak gündem dışı aslında. ama bu onları umursamamak değil. kim ne der? önemli galiba.
ya da anlatmak için bir şey olmasını dahi görmesin, bilmesin kimse. belki kendine de bazen.
benim öyle değil. ben bahis etmek istiyorum. karşımdakilerin kim olduğu önem taşımaksızın.sözümde "sen" olmasını seviyorum.insanların anladıkları ve çoğu zaman anlamadıkları şekillerde sık sık senden bahsediyorum. "ne güzel tanıyorsunuz beni" dedin bugün.ne kadar iyi tanıyorsunuz değil? ne güzel.  ne güzelsinn?!
güzel her şey gibi zor. güzel olan her şey gibi uzaktasın şimdi.farklı olarak bir çok yanılmalardan, yanılsamalardan; en yakınındayken kaybolmadığı gibi güzelliğin, sen aslında en çokk enn yanımdayken güzelsin. mesafelerden bağımsız bir "yanımda" olmak bahsettiğim. çoğu zaman farkında olmadan yaptığın, ettiğin, söylediğin.. küçük anlar...

küçük harflerle yazdım işte. sadec eskiden yazdığım gibi olsun diye de değil de;
büyük harflerle (BAĞIRA BAĞIRA)  yazamadığımdan belki.

02.11.2016 newcastle/çayyolu

Hiç yorum yok: