17 Kasım 2017 Cuma


ölmedim küçüğüm.. gibi bişey oldu da...
benim kararım değildi, tercih hakkım yoktu, yaşamam gerekti, zorunda kaldım. ölmedim küçük ve kaç kere ölmek gerek ki bunun için sadece; sen hiç merak etmedin..
nefes alamadığım oldu. bana yüzyıllar gibi gelen, demek ki yüzyıllarca nefesim kesildi. ama ölmedim küçük, ölemedim. ölemezdim. nefes almak gibi "sözler" benim için. susamadım ben. geceye, karaya, aya, adı sen olan ya da sana adanan yıldızlara, gezegenlere, delilere, sarhoşlara, fahişelere, günlerin ve gecelerin emekçilerine, çaycıya, çöpçüye, hademeye, öğrencilerime, öğrendiklerime, anneme, babama, kardeşlerime, sabah pencereme konan güvercinlere ve adının kumru olduğunu senden öğrendiğim boz renkli serserilere, göğe, güne, güneşe.. söz ettim, hep. hep senden.daha içinde sen olmayan bi cümle kurmadım. sana verdiğim sözlerim ve seni tanımadan önce ettiklerim, zaten onları da sana vermiştim, bilirsin ya, bundan sonraki "delirê-meme-lerim de hep senin, hep senin için. kağıda, deftere peçeteye, göğe, geceye, suya yazdıklarım. hatıraladıklarım ve hatırlamadıklarım, aklımda tutamadıklarım , unuttuklarım... 
ahh bi de tutamadığım sözler... ahh..
sözvermiyorum artık küçüğüm.. sözlerimi sana verdiğimi bağıra çağıra haykırabiliyorum da, adını kimseye anamıyorum. kıyamıyorum. benim sayfalarca aradığım, satırlarla anlatamadığım bi yarım gülüşünü, bi yarım cümleni kimseyle paylaşamıyorum. bende kalsın senin söylediklerin. ama sana sözlediklerim? neden-niye bilmiyorum da herkes duysun. sen de kızmazdın sanki.. ya da kız ne bileyim! ben artık sana kızabiliyorum. sinirlenebiliyorum bazı bazı, serzenebilirim ara ara artık sana.. ama sık sık, ama hep, ama ben seni çok..
seni hep.. ben seni her nefeste, her kalp atışında o ne güzel ritimlerde
ben seni çokk özlüyorum...
zikrin ne güzel sessiz sessiz, tekrar tekrar..

Hiç yorum yok: