26 Aralık 2017 Salı
kış...
üşüyen adam sevmez
kışı. "büyümek hep üşümektir" diyen büyüdükçe daha da sevmez. kışı,
büyümeyi, üşümeyi. hele hele büyümeyi! sevmezz yalnız olan. büyümek
birleşmektir başkaları ile, artmak, çoğalmak. ard arda defalarca başkaları
gidince yıllarca ve devamınca.. o büyümek olmaz ki küçüğüm, yaşlanmak denir
belki ona. yaşlanmak ne kötü?
seninle büyümek istedim
küçüğüm.artmak, çoğalmak olmadığım kadar kocaman olmak. ve hep benim küçüğüm ol
istedim.birlikte "büyük"ten de fazla, adı konulmaz, tadı bilinmez,
akıl alınmazz olacaktık?!..
".. gittin
küçüğüm.." hani o bi arkadaşın açınca telefonunda o çok eski şarkıyı,
gözlerinden akıvermişti ya, damla damla.. o şarkı gibi gittin.. gözlerimden
değil sadece iç organlarımın hepsinden damla damla döktüm, yok yok gittiğinde
değil, daha gitmek aklına geldi diye.. aklından geçince bile.
o kışşş?! o kıştan sonra ne
bahar geldi, ne yaz, sonbahar zaten sarısız, kızılsız, renksiz, sanki yapraklar
bile dökülmedi dalından, sahi nereye kayboldu o yapraklar? ne oldu maviye? göğe
ne oldu? göğe bakmak!!!! ah eziyet şimdi, işkence...
bi plak, bi penbe-mor meze,
bi duble vardı hatırladığım, arada geçen zaman nerede? kim içti dublelerce-litrelerce-gecelerce.. ne oldu? o hatırlamadığım
aylarca? bilmiyorum...
üşüyorum küçük!! çok.
bi bildiğim üşüdüğüm.
hani beyaz gömleğimle gece
yarısı, (çünkü daha çok beyaz giymelisiniz demiştin), soğukta donakalamıştım ya
"o" apartmanının önünde, üşümek neyse de sen gidecektin? dişlerim
birbirine vururken hani tüm gecenin en güzel kısmında, vedalaşırken; ahh o sana
sarılma vaktinde, .. o sefer, bi sefer de olsa titrerken ben kollarını korkakça
doladığında, bütün kalkanlarını, bütün duvarlarını ve tabularını, yasaklarını,
korkularını saniyenin bilmem kaçta kaçı süre unutueverdiğinde..
sarıldığınn gibi... bi daha
sarılsan diye;..
bekliyorum..
bekliyorum 703 km uzakta,
başka bi sokakta, hem aslında sen bikaç yüz km daha yakında iken ve benden hiç
bu kadar uzak olmamışken, ..
titriyorum.
simsiyah boğazlı kazak
(boğazlı kazak sevmediğini söylediğin geliyor aklıma başka bi adama) üzerinde
siyah yün hırka ve siyah palto hatta, ama hala, ama çok ve kappkara üşüyorum
küçük!
sarılmayacaksın biliyorum.
ne kadar örtünsem, ne kadar
bürünsem, ne kadar saklanasam geçmeyecek. bu üşümek değil yok değil büyümek de
değil bu, bu yaşlanmaktan bile beter..
ben günde kaç kere..
haberin var mı ben ..?
ben ölüyorum küçük.!
bi daha, bi daha, bi daha,
bi daha...her gün kaç defa??
...
ve sen gelmeyeceksin ya?;
kış gitmiyor,
ÜŞÜYORUM....!
15 Aralık 2017 Cuma
geçmem
ben sana seni bir
milyon yıl seveceğim dedim ya.. becerebilirim demedim ki..?! sen benim
seni sevmemi sever misin? düşünmedim ki.. sen bilirsin, bilir misin sen? senin
beni sevdiğin gibi; kimmsenin sevmediğini beni, hiç bir kadının hiç bir
erkeği... bilmez misin? öyle olmasa ben sana seni bir milyon yıl
seveceğimi söyler miydim?
sen geçtin diye, ben vaz
geçer miyim??
14 Aralık 2017 Perşembe
10 Aralık 2017 Pazar
yalnız
"yalnız"? bu
bir kelime isim, sıfat, edat, zarf, bağlaç olabiliyor. ironik bi
şekilde yanındaki kelimelere bağlı nasıl adlandırıldığı. yalnızken
"yalnız" ne bilinebiliyor ne olduğu, ne anlatılabiliyor, ne
anlaşılabiliyor... şimdi hiç bir işe yaramazken ben, hiçbir şey olamamışken
yalnız da mı değilim o zaman? her bakanın her yakınıma sokulanın başka başka
bildiği, bulduğu, zannettiği.. ama bi benim bulamadığım ben? yoksa ben miyim en
yalnız ?
30 Kasım 2017 Perşembe
ben seni çizmeye
çalışmadım
hiç
ben seni çözmeye çalışmadım
hiç
ne benim kalemim yeter
seni çizmeye, ne benim aklım yeter seni çözmeye. çok azdır da haddimi bildiğim,
ben seni bildiğim gibi hiçbir şeyi bu kadar iyi bilmediğim içindir belki; senin
karşında bu çaresizliğim. senin haberin bile yokkken aklından geçtiğinin, aklına
bile getiremediklerini, aklının ötesinden alıp getirip küçücük avuçlarına
bıraktığımda dudaklarının kilitlendiği, caanım gözlerinin o benim caanım
gözkapaklarınla yarısı kapandığında, aşağı, masa sehpa ya da ne varsa orda ona
bakar gibi ama aslında asırlarca uzaklara gittiğinde.. beklememiş miydim seni?
herhangi bi göze bi kaç saniye, bize göre yüzyıllarca süre? gitmek! gitmek
kolay küçüğüm başkalarınca ve biz uzun uzun konuştuk bunu aslında başkalarına
aldırmayarak hatta kaçmalara kızarak, kolaylara küfürler savurarak.. sen
şimdi kolay" diye gittin ya? ne kadar?? diyelim ki yüz yıl kilitlendi
dudakların, bi yüzyıl kapattın ışık ışık gözlerini?.. diyelim ki ben zaten
yaşlıydım, diyelim ki ben öldüm; bi daha? çünkü ben insan suretiyle kaç kez
geldim de çünkü ben kaç yüzyıl yaşadım da, çünkü ben ölmeyi seninle
öğrenmiştim.. hadi diyelim bi yüzyıl daha? bensiz. boşvermişsin mesela?
parantez içinde ve sonunda ünlem işareti ile hepsi de tırnak için de ... İYİ
sin..
mutlu..
ben sensiz, bi gün olamaz da
yanında olmadığım; ben yakınında olmadığım her günü saydım. şimdi iki yüzyıl
geçti ise sesini duymadığım, yumuk ellerini tutmadığım, teline kıyamadığım
saçlarını koklamadığım,. iki koca yüz yıl...
hadi inat ettin? edersin,
inadın ne gariptir? bi iki yüzyıl daha beni senden seni benden bizi bizden
mahrum ettin. dört yüzzz yıl etti küçüğüm; benim için dört bin yıl senin için
canımm gözlerinin sol aşağı baktığı ve "müjgan" en güzel görünür o
zaman bi kuğu sızısı bi göze böyle yakışır, o senin gözlerini kırptığın
saniyenin bilmem kaçta kaçına kaç hikaye, kaç film, kaç şiir sığar..
hadi hadi olsun 4 kere
gözünü açıp kapadığın o sürede.. 4000 yıl özledimdi seni...
sayılar numaralar rakamlar
hesaplar kitaplar...
yapma diye yalvarmıştım
sana, yok yok hesap edemezsin, aklına sığmaz her gözünü kırptığında bi adamın
1000 yıl eziyet çekmesi. yok yok...
bunun hesabını
veremezsin...sana hesap soracak değilim ama haberin olsun;
hesapsız kitapsız zamansız
... özledim seni...
20 Kasım 2017 Pazartesi
delip geçiyorum ha
yaranızdan,
kızmayın,
kırmayın,
kırılmayın..
ben inimde duramam, ben
içimde tutamam, ama ben,
ben sizinle kalamam!
ben daha da kimsenin
yarasını uzak şehirlere taşıyamam!
"herkes
yarasını taşır uzaklara birilerinin"
benim yüküm ağır, yolum uzun.. yarası, yarısı bende
biriciğimin...
20.11.17 ankara, fb.
ben kapağını açamıyorum siz birhan okuyun..
pazar rakısı gibi sessiz sakin tevazu sahibi biri yüzünüze bi gülümseme kondursun..
sarılın...
pazar rakısı gibi sessiz sakin tevazu sahibi biri yüzünüze bi gülümseme kondursun..
sarılın...
19 Kasım 2017 Pazar
kaç kadının aklında,
kaçının kolunda,
kaçının koynunda,
kaç kadının içinde
izinde
gözünde
gönlünde
göğsünde..
bilmiyorum bir iz bıraktım
mı? hiç bir kadın diğerine benzemez ama, ben her kadında bir iz buldum senden.
bilmiyorum kaç kadına kaç söz bıraktım, hepsi birbirinden başka hepsi hep
senden bahseden.
19.11.2017 ankara.
17 Kasım 2017 Cuma
ölmedim küçüğüm.. gibi bişey
oldu da...
benim kararım değildi,
tercih hakkım yoktu, yaşamam gerekti, zorunda kaldım. ölmedim küçük ve kaç kere
ölmek gerek ki bunun için sadece; sen hiç merak etmedin..
nefes alamadığım oldu. bana
yüzyıllar gibi gelen, demek ki yüzyıllarca nefesim kesildi. ama ölmedim küçük,
ölemedim. ölemezdim. nefes almak gibi "sözler" benim için. susamadım
ben. geceye, karaya, aya, adı sen olan ya da sana adanan yıldızlara,
gezegenlere, delilere, sarhoşlara, fahişelere, günlerin ve gecelerin
emekçilerine, çaycıya, çöpçüye, hademeye, öğrencilerime, öğrendiklerime,
anneme, babama, kardeşlerime, sabah pencereme konan güvercinlere ve adının
kumru olduğunu senden öğrendiğim boz renkli serserilere, göğe, güne, güneşe..
söz ettim, hep. hep senden.daha içinde sen olmayan bi cümle kurmadım. sana
verdiğim sözlerim ve seni tanımadan önce ettiklerim, zaten onları da sana
vermiştim, bilirsin ya, bundan sonraki "delirê-meme-lerim de hep senin,
hep senin için. kağıda, deftere peçeteye, göğe, geceye, suya yazdıklarım.
hatıraladıklarım ve hatırlamadıklarım, aklımda tutamadıklarım ,
unuttuklarım...
ahh bi de tutamadığım
sözler... ahh..
sözvermiyorum artık küçüğüm.. sözlerimi sana verdiğimi bağıra çağıra haykırabiliyorum da, adını kimseye anamıyorum. kıyamıyorum. benim sayfalarca aradığım, satırlarla anlatamadığım bi yarım gülüşünü, bi yarım cümleni kimseyle paylaşamıyorum. bende kalsın senin söylediklerin. ama sana sözlediklerim? neden-niye bilmiyorum da herkes duysun. sen de kızmazdın sanki.. ya da kız ne bileyim! ben artık sana kızabiliyorum. sinirlenebiliyorum bazı bazı, serzenebilirim ara ara artık sana.. ama sık sık, ama hep, ama ben seni çok..
sözvermiyorum artık küçüğüm.. sözlerimi sana verdiğimi bağıra çağıra haykırabiliyorum da, adını kimseye anamıyorum. kıyamıyorum. benim sayfalarca aradığım, satırlarla anlatamadığım bi yarım gülüşünü, bi yarım cümleni kimseyle paylaşamıyorum. bende kalsın senin söylediklerin. ama sana sözlediklerim? neden-niye bilmiyorum da herkes duysun. sen de kızmazdın sanki.. ya da kız ne bileyim! ben artık sana kızabiliyorum. sinirlenebiliyorum bazı bazı, serzenebilirim ara ara artık sana.. ama sık sık, ama hep, ama ben seni çok..
seni hep.. ben seni her
nefeste, her kalp atışında o ne güzel ritimlerde
ben seni çokk özlüyorum...
ben seni çokk özlüyorum...
zikrin ne güzel sessiz
sessiz, tekrar tekrar..
1 Kasım 2017 Çarşamba
29 Ekim 2017 Pazar
94
94!
Küçücük daha, gencecik. Bakıyorum da bir çoğumuz korku içinde, bu
gencecik Cumhuriyet’ten umudu kesmiş, telaş içinde, feveran halinde üzerine
gidiyoruz.
Korkma!
Hangimiz düşmedik çocukken? dizimiz kanadı, kolumuz, ayağımız kırıldı,
iyileştik hep. Hangimiz saçmalamadı gençlikte, ergenlikte? Yanlış yollara
sapmadık mı, yanlış işlere, yanlış kişilere? Hiç girmemiz gereken kavgalardan
hiç haketmediğimiz yumruklar yemedik mi?
iyileştik hep. O halimizde umudu kesselerdi; şimdi bu adamlar bu
kadınlar olur muyduk? Olabilir miydik?
Korkma!
Konak çocuğu değil, sokak çocuğudur Cumhuriyet!
Serseri biraz, deli-kanlı daha..
ve ondandır daha da çok âşığım sana Cumhuriyet. Hatalar yapacak,
düşecek, kalkacak, öğrenecek, büyüyecek hep daha güçlenecek, kurucusunun dediği
gibi “ilelebet pâyidar kalacak” inancım tam. Elinden-emeğinden-aklından geleni
vermeye devam et sen, en çok da sevginden. Zor zamanında “yanında ol” yeter.
Belki bazılarımız en muhteşem anlarında artık burada olmayacağız, belki ondan
biraz bu ruh hallerimiz, acelemiz, hemen büyüsün, hemen yürüsün, hemen koşsun
istiyoruz. Biz de görelim dünya gözü ile, korkuyoruz..
Korkma!
Senden-benden fazla olağanüstü bir sevgi bırakacağız ardımızda, bir
mucize, ilelebet;
CUMHURİYET!!
29 EKİM 2017 FB
28 Ekim 2017 Cumartesi
demedim mi ben sana küçüğüm AŞK işteş bi fiildir..
tek başına sevemem ki seni. söz verdiğim gibi 999.998 yıl daha seveceğim
seni?!? ibadetim
şimdi de ve bi o kadar daha, sen bile, kendine bile,. söylemesen de hala
beni senin bana anlattığın ve benim kimselere anlatmaya dahi kıyamadığım gibi
sevdiğini bi ben bilirim.. bi de sen?.. bilebir misin ki? haberin var mı
küçüğüm beni hala çok sevdiğinden?????
28 EKİM 2017 FB
4 Ekim 2017 Çarşamba
29 Eylül 2017 Cuma
26 Eylül 2017 Salı
Topraktan geldim diye,
Toprağa gideceğim diye,
Toprak olacağım bile bile
Toprağa verdiklerimin
hesabını sormayacak mıyım?
Hep vereni, yoktan va eden;
Toprak?
Aldıklarının hesabını
Sormayacak mıyım?
Senden geldim, diye
Sana gideceğim, diye
Toprak olacağım bile bile
Korkmaz mısın??
Seni sana verdiklerime
döktüğüm
gözyaşlarımla boğacağım.
26.09.2017
25 Eylül 2017 Pazartesi
19 Eylül 2017 Salı
bi kere adı "ANADOLU" adını cânım anadoludan almış, gel de
gitme?! 7 yıl önce çok güzel yunus emre kampüsü ile tanış olmuştuk, o zaman
yüksek lisans öğrencisi olduğum (ama bayaa kötü bi öğrenci ha, tezimin
yaşıtları çocuklar ilkokula başladı:P) okulda şimdi de öğrenecek çok şey var,
burada da. ama en çok da bugün tanıştığım yeni kampüsün "büyüğü" bu
çınarın söyleyecek çok sözü var gibi.. haftada bir gün dinlemeye gideceğim,
beklerim...
...
ben? ben sen beni dinlemediğinden beri sanki hiçç dinlenmedim..
öyyle yorgunum...
...
ben? ben sen beni dinlemediğinden beri sanki hiçç dinlenmedim..
öyyle yorgunum...
19 EYLÜL 2017 FB
18 Eylül 2017 Pazartesi
sabah evden çıkarken
hilal ile venüs böyle karşıladı beni, dakikalarca sürdüm, hep önümdeler öyle
güzel parlamaları!! daha çok göğe bakacaktık hani??? dedim yüksek sesle, motorun
sesine karıştı sesim, rüzgar yüzüme vuran, sana taşır mı sesimi?? rüzgarı çok severdin, bir de sesimi... tam o
anda küçück gri bi bulut kapattı hilali.. yalnız parladı venüs, tek başına...
sonra senin sevdiğin lacivert gitti, mavi de değil bulanık bi renk şimdi gök,
aklım gibi...
18 EYLÜL 2017 FB
14 Eylül 2017 Perşembe
evet ben de seyrettim maç bugün, on yıldır faln ilk defa, mahalle pub
ımda bissürü ekrandaydı zira, ne güzel oldu,laylaylom.. inanılmaz olan Q
oyundan çıkarken taraftarların hepsinin ayakta alkışlamasıydı, kendi
takımlarını hezimete uğratan adamı ayakta alkışladılar baya baya, vefa... tersi
durumda istanbulda bi adam olsa ne ana ve avrat ne bacı kalırdı.. gol mol bence
teferruat ne güzel bi andı...
deri montla otururken ben soğukta, 286 fotğraf çektirdi yazlık kıyafetleriyle saçlarını bi otarafa bi butarafa atıp dudakları pörtleterek bazı kadınlar, şal istediler sonra. her golden sonra videolar çekenler vardı itinayla golden daha önemliydi insta da bunu paylaşmak hatta o kendi videosunu çekerken onun videosunu çeken diger bi kadın daha vardı?!
..
aynı topraklarda yaşlı bi kadının cenazesine saldırıldı bugün..
bilmiyorum ve haberim yok kaç çocuk öldü?!?
deri montla otururken ben soğukta, 286 fotğraf çektirdi yazlık kıyafetleriyle saçlarını bi otarafa bi butarafa atıp dudakları pörtleterek bazı kadınlar, şal istediler sonra. her golden sonra videolar çekenler vardı itinayla golden daha önemliydi insta da bunu paylaşmak hatta o kendi videosunu çekerken onun videosunu çeken diger bi kadın daha vardı?!
..
aynı topraklarda yaşlı bi kadının cenazesine saldırıldı bugün..
bilmiyorum ve haberim yok kaç çocuk öldü?!?
benim gibi götünden korkmayan, itiraz edemeyecek kadar zavallı olmayan,
190 gündür açlık grevinde ölüme giden ama isyan eden ama dik duran, bırak kulak
kesilmeyi, bırak dinlenmeyi ama hiç anlaşılamaz bi şekilde bir de hapsedilen,
ama güzel, nası güzel nuriye ile semih in avukatları bile göz altına alındı,
aynı topraklarda aynı gün...
asr suresi gelir aklıma, akılsızm ya; kısadır özdür, çok tekrar ederim aklım başımda kalsın diye, sabır derim, sabrı tavsiye edelim, asra yemin olsun insanlık hüsranda ama...
ama benim sabrım kalmadı, ben dayanamıyorum artık bu kadar saçmalığa....
asr suresi gelir aklıma, akılsızm ya; kısadır özdür, çok tekrar ederim aklım başımda kalsın diye, sabır derim, sabrı tavsiye edelim, asra yemin olsun insanlık hüsranda ama...
ama benim sabrım kalmadı, ben dayanamıyorum artık bu kadar saçmalığa....
14 EYLÜL 2017 FB
6 Eylül 2017 Çarşamba
bütün ışıkları kapttım (üf deme püf de) şimdi evdeki en küçük pencerenin
de perdesini kapattım (örtme de çek kız) yetmedi yastıkların altına saklandım,
sıkı sıkı kapattım gözlerimi...!! hala gözümün önünde parlıyor dolunay.. ya da
gözlerinin ışığı?? ayırt etmek zor , ayrı ayrı güzel pırıltıları...
belli ki uyumadın hala... ya küfrederek ya, ya kahr ya bilmem ne
şekilde, ama işte aklındayım, dolunayın seyrinde gözlerin önündeyim ya? ve ev
bildiğim, kovsan da kurtulamadığın aklındayım ha?
vay be???
06 EYLÜL 2017 FB
2 Eylül 2017 Cumartesi
23 Ağustos 2017 Çarşamba
aklı başında insanlar güneşin doğuşunu izler, batışını ya da.
("güneşin batışı doğuşunu döver" der belki çıkıp da biri,neyse
konumuz o değil şimdi..) hayran olurlar güneş tutulmasına..
ya güneşe tutulanlar?? en tepedeyken bile gözünü güneşten ayırmamak.
ayıramamak. gözünün ışığının gideceğini bile bile, ışığı bir daha
göremeyeceğini bile bile, bir daha hiçbir şeyi hiç görememek neyse de;
tutulduğun o güneşi de göremeyeceksin be!! kapat gözlerini, çevir başını,
filtreli camlar falan? yahu bari arada gözünü kırp?..
ne gariptir ki aklı başında insanlardan bazıları bu güneşe tutulanları
da izler, bazıları hayran olurlar akıl tutulmasına..
23 AĞUSTOS 2017 FB
21 Ağustos 2017 Pazartesi
18 Ağustos 2017 Cuma
17 Ağustos 2017 Perşembe
Yazmadıklarım, hemen o anda,
Bir türlü gelmiyor şimdi
aklıma!
Yaşamadıklarım, hemen o
anda,
Bin türlü gitmiyor şimdi
aklımdan!
Ne kadar da güzeldik ikimiz
yanyana.
Yazamıyorum şimdi, sözlerimi
sen gözlerinle koruyup kollamayınca.
Yaşayamıyorum şimdi.
Gözlerinle koruyup
kollayamacaksın sözlerimi,
Sana gitmeyecek sözler,
Benim de gelmiyorlar aklıma.
Sözlerimle ışık ışık
parlatamayacağım gözlerini,
Ban bakmayan gözlerin,
Gitmiyorlar aklımdan.
Yazamadıklarım, hemen o
anda,
Şimdi neyapsam gelmiyor aklıma..
Yaşamadıklarım, doya doya
zamanında,
Şimdi ne yapsam gitmiyor
aklımdan…
10 Ağustos 2017 Perşembe
DÜŞTÜM...
acıdı. çokk acıdı. kanadı
eski yeni yaralarım. oysa;
çok düştüm ben.
çok kalktım.
çok düş gördüm,
çok zor uyandım.
çok düşündüm,
çok az anladım.
çok düştüm ben;
ben hiç bu kadar
kırılmamıştım. çok da azdır kırılmamış kemik vücudumda da..?
hadi kalbi de kırılır
insanın,..
ama aklım?
ama ruhum,
ama düşlerimmm
paramparça!..
öyle düştüm!
bu sefer en yukarıdan,
bulutların üzerinden, zirvelerin çıkılmazından, rüyaların görülmeyeninden,
dudakların tatmadığından, hiç bir gözün görmediğinden, hiç bir çiçeğin
kokmadığından
DÜŞTÜM..
bi düştü gördüğüm
bi düştün..
çaresiz düştüm...
ne güzel bi düştün/m
hiç düşünmeden düşerim yine
düş olduğunu bile bile...
10.08.2017 pool, ankara.
9 Ağustos 2017 Çarşamba
2 Ağustos 2017 Çarşamba
aradığım makamı buldum, otuzmusekizyaşında?! buldum da beğenmedim pek,
ve hiç.. cehl ehli imişim meğer. ehlîleşememişim hiç.. ondanmış küfür kıyamet,
bağır çağır, salya sümük ille de ve hiç durmadan söyle(n)mekler...
dök babam dök...
susmak bilen harcı imiş; kalem ile kelâm ile kemale erilmezmiş..
daha çok uzak şimdilik. zamanı varmış, ne kadar zaman gerekirmiş had
bilmeye?
cahil.. cahil olsun mahlasım madem...
cahil dünyanın rengine kanmış, dinlemeyin cahili, çok da ciddiye
almayın, ama ibneliğin de alemi yok cahilin canını yakmayın, zararsız
gürültüleri, beğenmeyen dönsün gitsin sesi kendinin duyacağından azcık fazla
zaten, acıtmayın lan... cahilin canı çok yannıo zaten....
02 AĞUSTOS 2017 FB
31 Temmuz 2017 Pazartesi
Sen şimdi otuzyedi sene yaşadın ya
Bilsen ki nefes bir otuzyedi sene daha
Durabilir misin.. durabilir misin
Gerçek olmadan
Hislerine karşılık tek bir duygu bulmadan
Anlayana anlatmadan, olmadı yazmadan
Taşıyabilir misin kendi başına
Yakmadan bir sigara, içmesen de
Koymadan bir kadeh
Gülmeden kahkahalarla kutlamadan yaşamı
Durabilir misin.. durabilir misin
Görmeden şafak vaktini, doğan güneşi
Batan güneşe
Bakmadan uzun uzun
Gece aya
Ay gibi güzel, ay gibi eşsiz olabilir misin..
Yalnız kalmadan, sessizlik olmadan
Duyabilir misin kafanın içinde dönen konuşmaları,
sana kim olduğunu anlatan
Gürültünün, kalabalığın içinde tek başına
Durabilir misin.. durabilir misin
Pişmeden,
Ham kalabilir misin?
Piştin de, yanabilir misin aşk ile,
Yanmadan tamam olabilir misin?..
Durabilir misin gitmeden korkularının üstüne,
Yenmeden onları, olmadıklarını görmeden,
Yoksa aynı korkularla
Hayata göz yumabilir misin
Gökkubbede bir hoş seda bırakmadan
Gidebilir misin.. gidebilir misin
Alıp başını
Çıkmadan yola, yolun nereye gittiğine bakmadan
Kalabilir misin onca sene daha
Olduğun yerde
Kalbin durmadıkça yaşarsın elbet, de,
Sen durunca yaşayabilir misin..
Kalp demişken, kırabilir misin tek bir tane
Düşene elini uzatmadan, bir tek gönül almadan
Dokunabilir misin gönlüne
Aramadan ruhuna bir eş, bulamadan
Hissedebilir misin ruhunu
Kendinden başlayarak
Bir çocuğu sevmeden, çocuk olmadan onunla
Sevgiden var olduğunu
Anlayabilir misin.. anlayabilir misin
Sevilmeden sevmeyi
Sevildiğini bilmeden
Durabilir misin.. durabilir misin
Unutmadan geçmişi, acılarını, hayal kırıklıklarını, mutsuzluklarını, pişmanlıklarını
Unutmanın ne büyük bir hediye olduğunu
Bilir misin.. bilir misin
Güneşin doğduğu her günün
Doğum günün olduğunu..
Fafa 26 temmuz fb.
4 gün önce doğmuş abim benden (360 gün sonra aslında ama 10 yaş büyük
gibi benden) ağzından iki kelime alan varmıdır? belki 37 olması gerekmiş iki
satır için.. babamız şair bizim... biz.? benim bundan daha güzel sözüm yok
doğduğum günde.
5 ramazan 1399 da doğmuşum mesela bi başka takvime göre. yılan maymun at
neyse yılına bakmadım çin, ha biri bitmişti de mi ikibin bilmem kaçta?
bi kaç yıldır sinirlerimi bozar kabul edemem ne zaman geçti bu kadar
zaman.. yorgunum çok. kırgınım çok, ha baştan yazayım sonuna kadar okumazsınız
çünkü, varr olun sağ olun, sanal sepet burdan hatırlayanlar, mesaj atanlar,
arayanlar.. aklımdan geçenleri biraz bulandırdınız aslında, çünkü birazdan hiç
bir şeyi beceremediğimden bahsedeceğim, ne güzelsiniz ya? ama en en çok öğrenci
içmimar ve öğrenci mimarlar!! yakışıklı kardeşlerim, güzel kızlarım,
sıpalarım!! hiç bi belge almadım ben, ehliyetim yok sıfatlarda ve ünvanlardan
na mütanahi eğitim sistemine tepki olarak eğitim sistemine daldım.. onlarca
arkadaşım gibi dışardan dersler verdim orda burda şurda? bazen maaşlı bazen
kadrolu..
apo!! en sevdiğim adım benim, "o" beni apo diye telefonuna
kaydetmişti...
apo abi, apo bey,.. ama en güzeli "apo hocam" oldu!! ve ben en
çok stüdyoda sizlerle mutlu oldummm iyki varsınız...
haa şimdi bugün? ben hayatımda ilk defa bi gece per perişan olmuştum..
çocuktum, ne yaptılarsa bana artık ve ne acaip bişeyse akıl, nasıl inandıysam?
a aa hiç bi konuda deha dahi olmadığımı farkettim.. hayatımın en köti
gecesidir.. yıllarca yazdım bilen bilir...
büyüdüm...
o kadar büyüdüm ki ben zaten ne zaman bu kadar büyüdüm anlamadım,
inanamadım..
38..!?!? benden yaşça büyük olanlar hiiç kusura bakmasın çok çok fazla
bu bana, sebebi ben ben dolduramadım o zamanı?!
ben ilk defa pişman oldum...
bu ne ki? bu ne yapılır? bununla nasıl baş edilir?
hayatımda hiç olmadığım kadar yalnız, hayatımda hiç olmadığım kadar
zayıf, hayatımda hiç olmadığım kadar yanlışım şimdi...
bi kerede okuduğumu anlayamazken ben ne kadar saçma bi kerede yaşamak
yaşlanmak bu hayatı!?
insert coin!?!
neden olmazki niye yok öyle bişey mesela?
...
olurdu ya.. hepsine her derde her saçmalığa değerdi be? bi tek sen
gitmesen..
küçük mucizem seni çok özledim yukarda yazanlar hep hep seni özledim
diye ve hep ve hala günlük gündelik yaşananaları saniye saniye daha olduğu anda
sana anlatıyorum ben, acıyo küçük çok acıtıyo yokluğun ,sadece söz verdiğim
gibi 999.9998 yıl daha seveceğim seni... ve çok korkuyorum hiç ölmiycem diye bu
kadar uzuun ben yapamıycam küçük?!
her yaşımda, gözyaşımdasın haberin olmasa da...
31 TEMMUZ 2017 FB
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)