milyonlarca yıl sevmişim de seni, yine yeniden
kanlı canlı görmüşüm ya tutamadım içimde, o kadar çok bağırdım çağırdım ki
seni, senin adını anmadan. sana ve sonra sonra adamlara, kadınlara, sokaklara,
geceye, göğe, kadehlere, sayfalara..
sevmezdin sen kalabalıkları ve bazen ben bile senin
beni en çok yanında istediğin zamanlarda dahi fazla gibiydim. giderdin. ben
yokken bana sarılmak için. rahat rahat. o yüzden seninle buluşmak kadar güzeldi
seni evine bırakmak, seni biraz benimle yalnız bırakmak için.
ama ben benden gideceğini hiç ama hiç
düşünmemiştim.
ve sen gittikten sonra, sen hep benim küçüğüm olmaktan
vazgeçip büyüdükten sonra bile satırlarca sayfalarca adını anmadım, küçüğüm
dedim herkesler gibi... bilmesinlerdi.
seni sakladığım gibi sakladım sana verdiğim sözlerimi,
sözlediklerimi de tutamadıklarımı da.. ama bi yanım hep bağırmak istedi seni
küçüğüm! küçüğüm dedim, küçüğüm diye yazdım. çokları demiştir, hiçbirine
benzemesin istedim.
sordular kim bu "küçüğüm" dediğin. diyemedim
adını.
demem yine...
ama "KÜÇÜK MUCİZEM" o kadar uzun, o kadar
acıtan zaman geçti ki sen gideli..
şimdi ne sen kaldı, ne ben kaldı, ne mucize...
mucizem demedim sana çünkü ben bile inanmak istedim
gerçek olduğuna, benim değil de bana olduğuna ve nazımın dediği gibi öyle küçük
bi mucizem olsun istedim ki kimsenin gözü olmasın, kimsenin gözü kalmasın, bi
benim olsun...
hani hemen her şeyi olur olmaz
ve olduğu gibi bana anlattığın zamanlarda bi zaman, bi
arkadaşının dinlettiği ve ben hiç kıyamasam da hiç istemesem de senin ağlamanı,
o canım gözlerinden döküverdiğini söylediğin aslında pek de matah olmayan o
şarkı gibi,
gittin küçüğüm..
ama ben hala ve ben artık sana MUCİZEM diyorum bağıra
çağıra, orada burada şurada..
bi bir milyon yıl belki sonra yine sarılacağım sana...
ve muhteşem olacak!
o zamana kadar hoşçakal "KÜÇÜK
MUCİZEM"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder