kurgugerçekdoğruyanlışhayalyaşamrüyadünya…
sizin gerçeğinizi sikeyim, sizin yaşamak dediğiniz eziyete sokayım. yaşamınız,
yaşadıklarınız ve her biriniz benim hiç kimsenin okumayacağı sarı sayfalara
karaladıklarıma, peşine düştüğüm, düşmekten hiç bıkmadığım, düşümde de
aradığım, ara ara bulamadığım, kafiyelerime, çoğu devrik, delik deşik
cümlelerime, saçmalamalarıma, sayıklamalarıma, delirêlerime, bahane
olmaktan başka hiçbir işe yaramaz, yaramazsınız. değmezsiniz dert etmeye,
dertlenmeye...
12 Kasım 2024 Salı
değmezsiniz
kime ne?
siktir
et! insanları. insanların ne kadar kötü olduğunu sen bilmiyorsun daha. ve ne
kadar işe yaramaz, ne kadar zararlı, güzel olan her şeye düşman olduğunu. ne
derlerse desinler demiyorum. bilmesinler! diyorum sana, güzelim yüzünün
avucumda nasıl parladığını, bilmesinler koltukta kalmış bir tel saçını şimdi
parmağıma doladığımı, görmesinler bana nasıl baktığını.. senin bile sandığından
çok daha fazla yıllar var aramızda, yüzyıllar geriden, yüzyıllar ileri ışık
ışık parladığını, parlayacağını anlamazlar… o yüzden siktir et! insanları,
yaptıklarını, düşündüklerini, söylediklerini ve söyleyebileceklerini.. bırak
bilmesinler, zaten bilmesinler, sakın bilmesinler; dudağımda kalan, aklımdan
çıkmayan, uykular kaçıran tadını…
10 Kasım 2024 Pazar
gamlı hazan
kasım. gamlı hazan.. dışarıda taptaze ilk
yağmur... bakma şimdi kaçtığıma hani “büyümek hep üşümektir” ya; kat kat
büründüğüm battaniyeler, yorganlar altında ezilerek, uzaktan baktığıma..
çok yürüdüm ben, hiçbir yere varmayı
beklemeden, en çok da yağmur altında. çok ıslandım, iliklerime kadar, çok
üşüdüm, titredim, bağırdım, çağırdım ve çok ağladım yağmur altında. ama
gözyaşım hiç karışmamıştı bi yağmurun damlalarına.. ve hiç bir tufan ne de hiç
bir fırtına öyle masum, öyle mahzun, öyle çaresiz bakan gözlerinden dökülen iki
damla kadar acıtmamıştı canımı…
kasım, gamlı hazan, dışarıda taptaze bi ilk yağmur,.
ben zaten büyümeyi hiç becerememiştim ama ben
hiç bu kadar üşümemiştim …