sen hep yaz oğlum!
çünkü yazmak kendi'ye
bakmaktır. başkaları, ötekilerden önce kendi'ni kendi'ne hem de en
dürüst, en acımasız, en saf halinle anlatmaktır. aynada ya da bir fotoğrafta
ancak yansımanı görebilirsin. yanılsamadır bilirsin. gözün lanetidir, kendi'den
başka her şeyi görebilmek! ve içine içine bakmaktır yazmak. kendi'ne kendi'yi
anlatmak. kaybolmamak için hayat yolunda arkanda ekmek kırıntıları bırakmak.
dönüp dolaşıp kendi'ne dönebilmek için.
sen ne olur hep yaz
oğlum!
ince uzun
parmaklarının mârifetle gezindiği her enstrüman nasıl yakışırsa güzelim
ellerine; kalemin de sazın olsun bundan böyle.
çağla, söyle, sözle!
sen hep yaz oğlum!
yazdıkça göreceksin,
sen de hayret edeceksin;
Yunus da dile gelecek
seninle, cânım Celaleddin ve daha niceleri de.. güzelim yüreğinden akacak
eline, akacak kalemine, mürekkebine sırların ötesi...
kimse anlamasa da hiç
kimse bilmese de,
sen hep yaz oğlum!
hayatın mucizesini
hayretle iz"leyebilmek için kaleminle bıraktığın izlerde. sözlediklerin
hayat bulsun; satırlarda, sayfalarda, defterlerde..
sen hep yaz oğlum!
yazdıkların güzel, yazın yazdıklarından da güzel olsun! ömrün uzun, sözün sonsuz olsun...