23 Mart 2020 Pazartesi


ucu bucağı görünmeyen bir yola düştüm. düşe kalka yoruldum. ne oldu bilmem, nasıl oldu ama durdum. meğer; herkes yürürken, bilmedikleri yerlere koşarken, ben oturmuş seni beklemişim senin geleceğini bile bilmeden. o kadar çok beklemişim ki, son gençliğime doğru şimdi hem yolların yılların yorgunluğu, sen gelince fırlayıp kalkamadım yerimden, öyle tutulmuş uyuşmuş bacaklarım, yürümeye yürümeye yürümeyi unutmuşum, o kadar beklemişim.
yolu seyrettim, yolcuları, karışmamışım hiç aralarına, takılmamışım peşlerine, önümden geçenler takılmasın diye ne kadar sakınsam, takılanlar sendeleyenler olmuş, özür de diledim hepsinden. dönüp gitmişler, bazıları dönüp bakmadan, bazıları küfür kıyamet, bazıları tekme tokat.. önüme bozukluklar atan da olmuş, kısa süre gelip yanıma oturan da, oturduğum yerden kovan da... beklemişim...
sonra sen geldin...sağ yanımdasın; sağ yarım yokmuş sen gelmeden..
şimdi sen herkesin koştuğu bu yolun kenarında oturmak istemezsen, herkesin gittiği ve ama neye niye gittiğini bilmediği yerleri merak edersen? ben seninle her yere yürümek istemez miyim, sen beni ister misin? bilmem de ben sen yürüme taşıyayım sırtımda istemez miyim? ama korkuyorum küçük; o kadar çok beklemişim ki seni, oturduğum yerden kalkabilir miyim? bir daha yürüyebilir miyim?

Hiç yorum yok: