uyumayı hatırlamıyorum ben. ben hatırlamadığım kadar uzun zamandır uyumadım hiç. yorgunluktan bayılmalar ve sızmalar uyumaktan sayılmaz. ya da hayal mi gerçek mi bilemediğim birkaç gece, bir kadına sarılıp gözlerimi gülümseyerek kapattığım. nasıl güzeldir kim bilir. ? ben bilmiyorum. hatırlamıyorum.. öyle huzurlu bir uykuya dalmak isterdim. aklımdan olmazdım belki o zaman, aklım lazımdı bana, ben aklımdan fazla, aklımdan başka ne idim ki zaten. şimdi akılsız, şimdi uykusuz, şimdi yorgun, şimdi yaşlı.. yaşanmamış bi hayatın yaşlısı olmak kadar boktan bi şey olabilir mi? şimdi bambaşka şarkılar çalıyor, karışık arka arkaya fonda ama “ne olur böyle ölme!” diyor bi ses bağıra bağıra , hem de hiç olmadık bi yerde olmadık bi zaman. kime diyor? bilmiyorum. üstüme alıyorum, alınıyorum.. ölmemeye çalışıyorum, uyumamaya.. hiç uyumazsam hiç ölmez miyim sahi? belki hiç ölmezsem bi gün bulur muyum beni, o benin ne istediğini, huzura ersin diye anlar mıyım huzursuzluğunu, huysuzluğunu, çözer miyim o benin huylarını, hudutlarını, haydutlarını, haylazlıklarını, yaramazlıklarını. öper, sever miyim o benin yaralarını; hangi yardan kaldıysa.? çünkü kimse sevmez kimsenin yaralarını, kendisi bile kendinin.. kendi dizime uzanır mıyım, kendime sıkıca sarılıp sarar mıyım kucağımda, çünkü kimse sarılmaz yaralılara. okşar mıyım saçlarımı, uyuyabileyim diye? annemin saçlarını okşayarak, tarayarak uyuyakalırdım küçükken, annem gibi güzeldi uzun zaman, uzun saçlarım, şimdi onlar da azalıyorlar., sahi kessem mi saçlarımı? kessem mi artık saçmalamaları..
uyusam mı? daha da
hiç uyanmamak üzere...