"ben hep öfkemden kaybettim...
ben bu yüzden, dizginleyemediğim öfkem yüzünden kendimi de kaybettim müfettiş!
ama en zoru neydi biliyor musun? kızmak bağırmak çağırmak kırmak bile değil; en
zoru pişman olmaktı. pişmanlık öyle öfke gibi geçmiyo, ömrünü yiyor adamın
öyle ki canın çıkana kadar seninle yaşamaya devam ediyo. senin anlayacağın ben
öfkemle kendimi kaybedip insanları kıryorum ya , pişmanlığımla da kendimi
öldürüyorum.
peki onu napıcaz müfettiş!??"