30 Ekim 2011 Pazar


iki satır yazdım hiç doğmamış kızıma..
kara gözlüme,
kiraz dudaklıma,
prensesim dedim,
burnumun direği sızladı,
diyemedim başka bişey..
doğmadan cennete gönderdiğim meleğime..
canım yandı bir an, geçeer...

aşık omak istedim sonra,
yıllar sonra hem..
sonra düşündüm aşık olmak istedim diye,
yıllar sonra...
aşık oldum zannedersem.,
yazık değilmi ??
günah değil mi?
kapattım defteri,
kapattım gönlümün çeşmesini,
salya sümük...,
geçti lan işte,..
gün ağardı ,işte...
bitti işte gece,
sabaha, sabaha ...
sabah ki sen...
ya ben.

30 ekim2011                                                                                                                                                              .

9 Eylül 2011 Cuma


biliyormusun yalan söylüyorum uluorta..? yanında hersabah uyanmasını istediğin biri olmalı diyorum ama her sabah yanında.. olmasın yoksa kimse yanında. atıp tutuyorum uluorta masada, elimden düşmüyor bira, içip bir büyük yudum daha devam ediyorum; bense diyorum, ben çapraz yatmayı seviyorum king size yatağımda. inanmıyor birisi, aldırmıyor diğeri, iddia zannediyor birtanesi, niye üzerine alındıysa? sevişiyoruz herkes gittikten sonra uluorta aynı masada..bile bile yanımda olmayacağını sabaha..

yalan olmadığına inanayım kendim de diye atıyorum kendimi yatağa, çapraz yatayım olmasın kimse yanımda, uyandığımda olmayacak ya nasıl olsa, inanayım benim seçimim olduğuna.

yarısı bozulmamış yatakta uyanıyorum hersabah. üstelik king size da değil tek kişilikten biraz hallice. bende kral değilim belki zannettiğim gibi, ama atıp tutuyorum işte ben de inanayım diye, ne kendi aklım alıyor ne insanlar anlar, desemki yatağımda yalnızlığım var, her gece, sevişiyoruz kanter içinde, hersabah yanımda uyanıyor yalnızlığım, ondan yarısı bozulmamış yatağın.

10 Mart 2011 Perşembe



bu gece, sanal sepet değil bugece,
yıllar önce bıraktığıtım kırıntıları toplama zamanı...
bugece gizli gizli anahtarı çevirip koşarak yatağa sızmak değil,
bu gece geceler önce, seneler önce yazdığın ikisatırı gösterip, babana sarılıp ağlama zamanı..
bu gece bitince inkar daha zor olacak bu gece bitince;
güneş ne kadar saklansa da kapkara bulutların arkasından;
hergünden daha çok yakacak..
bu gece diğer geceler gibi, hiç olmamış gibi yapamayacağım,
daha önce ki damlalardan çok başka aktı gözümden bu gece,
daha önceki gecelerden çok başka aklımdakileri döktüm bu gece...
bu gecenin sabahında ben yine kaçacağım, ama arkamda bıraktıklarım..
bu kez beni bekleyecek nekadar kaçsam... bu sefer bu geceye şahit yazdım...
hesabı kesilecek bu gece hesapsız geçen gecelerin..
bu gece benden başka en az biri daha uyumayacak..
bu gece, neden bu gece...
rakıdan desen cok daha fazlasını içtim kimbilir kaç gece,
aklmdakiler desen beklediler aynı yerde senelerce,
bu gece, neden bu gece...?
geçen hafta annemin dizinde ağladığımdan bile başka,
bu gece bi başka,
neden bu gece..???

10 MART 2011 PERŞEMBE

8 Mart 2011 Salı

yalan söyleme erdoğan


sana diyorum yılmaz olan erdoğan;
hiç bir yere yakışmıyor artık kar,
çirkin çok çirkin ankara da diğer şehirlerimiz gibi..
hele istanbul, nasıl kıydınız lan istanbul'a! naptınız istanbul'a....
kar da kapatamıyor çirkinliğini, bugün ki gibi, çocukluğumuzdan hatırladığımız gibi saatlerce santimetrelerce yağmış olsa da, yetmiyor..
penceremden gördüğüm çirkin, bitmez tükenmez bir çirkinlik sadece.
yusufum yarın okulu asacak başka da bi boka yaramıyor kar..
yarına zaten beyaz da kalmayacak, çamur, balçık, buz, don, düz yolda dahi araba kullanmayı bilmeyenler iyice saçmalayacak, bok götürecek heryeri..
hiçbirşey kapatamıyor artık görünen ve görünmeyen rezillikleri,
bok götürüyor sokakları, bok götürüyor insanların içini, kokuyor içi dışı..

08 MART 2011 SALI

28 Şubat 2011 Pazartesi

baba ben


baba ben sen oldum...

kızma be baba, anlamaya da çalışma..
sen hiç sarhoş oldun mu?
dilin dolanıp, aklın dolaşıp,
olduğuna şaşıp..
meyden tattın mı? tadına baktın mı?
baba ben mey oldum..

baba ben meşk oldum..

sen hiç aşık oldun mu? ben var ya ben,
baba ben aşk oldum..

hani kaşlarım birleşik hani alnım sivlice dolu,
hani gözümde yaş vardı;
ben senin gibi olmayacağım dediğim de...
gibisi fazla ben sen oldum, senin olmadığın her sen oldum hem..
baban öldüğünde sarılıp bana, böğüre böğüre ağlaman gibi,
ben kaç akşam sana sarılamadığımdan ağladım..
sen babana sarılamadın diye,
sen beni kollayacaktın ya, sen beni koruyacaktın hani,..
ben niye manyak oldum..
sen olmadın, olamadın diye;
senin olamadığın ne varsa ben oldum..
baba ben sen oldum......
sen hiç sarhoş oldunmu baba..
sarıldın mı anana sarmaş dolaş salya sümük?
sarıldınmı yüzünü hatırlamadığın bambaşka bir kadına,
dokundun mu gökkuşağına...
uyumadığın son onbin gece seviştin mi hiç geceyle,
cinnetler yerine, cennette gibi,
varla yok gibi ne olduğunu anlamadığın oldumu??
anlamaya çalışmadığın uymadığın uydurmadığın kafana bile takmadığın oldu mu..
e olmayınca ben oldum...
ben sen oldum, sordun mu??
hiç ben olduğunu, hiç neden ben olmadığını??
baba ben sen oldum,
ben istedim mi?
ben beğendim mi?
ben nerden bileyim senin ne olmadığını, olmadığın herşey ben olduğumu,.. sen bil!!
ben niye baba olmadım sordun mu??
sen ne kadar olamdıysan sen olamadıysan be o o kadar yok oldum olduğum herneyse;
baba ben kaybolacaktım,
sen nasıl bulursun diye, baba ben kayıp bile olamadım! ayıp olmasın diye sana...
bak elim telefonda, yorganın altından çıkamadım baba,
üst katta ayak seslerin, merdivenin ilkbasamağından döndüm ben hep, hep üst katta kal istedim..
hakettiğinde de duramadım karşında hakettiğin gibi de olamadım aslında..
baba..
sen ne kadar anlamasan da be sen oldum aslında...
olmadığın,

olamadağın,

olmayacağın,
her ne,..
her kim,varsa...

28 ŞUBAT 2011 PAZARTESI

5 Şubat 2011 Cumartesi



yeni bi kayıt girceğim sevgili ben yarın aklın başına gelince aklının başında olmasından hiiç de memnun değilken bakarsın gülümsersin yine aklınbaşından gider de sen kendine gelirsin diye ve ben sen dediğim aslında akılbaşta olmayan zamanların keyifini biraz daha tadasın diye yeni bir kayıt gireceğim.. sivilceli ajandana yüzün yok, ne yazdıkların güzel ne yazın klavyde dansederken parmakların ritminde yazdıklarımı unutmak iyi geldiğinden sanal sepet farketmeden okumak için gündoğunca başka bir gün olunca aklının altındaki aklının üstündeki o sen kaybolunca yanınca günün güneşin ışığında tutun diye satırlar satırlar arasında olsa olsa en fazla iki kelimeye.. yeni kayıt girdim bu gece. sabah oldu yine her sabah yatmak için olsa her sabaha kalkmamak için bir bahanen olsa. bahanen ne lan?? ben işte benim benle konuşan. bahanem olsa hersabah hiçbir sabah yataktan çıkmamaya, gün bitene gün kararana kadar, aklım yine başımdan gidene kadar çıkmasam rengarenk yatağımdan kapkara .
yapayalnız kalana kadar tanımadığım adını sanını yüzünü bile tanımadıklarıma hepsinden yukarda ve hepsine hakim hepsi için paralasam kendilerimi.. ben olsam hepsinin derdi, derdim olmasa umrumda olmasa ama pazarlasam kendimi biri kahkahasını biri tokalaşmasını biri kıskanmasını, biri etini bıraksa bende birinin tadı kalsa.. ben hatırlamasamda hangisinin tadı nasıldı, tadını çıkarsam olmamaların;  tadını çıkarsa ben olmanın... hersabah bu sabah gibi olsa aklımm başımdan, ben herkesten uzak.. en küçük sesin en az ışığın kıymetlendiği karanlıktaorospu kahkahalarımla inletsem geceyi inledikçe ben azsam ben azaldıkça benden azaldıkça ben verdikçe versem karşılık bekelemeden geceye verdikçe gece olacağımı hiçbirşey kalmayayınca ben den ben olacağımı bildiğimden, benim etrafımda dönmesinden kainatın anlamsız bir titreme gibi ama üçbeş saniyeden fazla bir ömürden az tatmin için bir ömür versem. yanaklarını alıp avucumun içine taşşak geçer gibi sevsem geceyi gece benim için ne yapacağını şaşırsa parlasa kapkara gece reng ahenk

05 ŞUBAT 2011 CUMARTESI

31 Ocak 2011 Pazartesi

satlık



satıyorum en kutsalını gündüzlerimin, en kirlisi karşılığında gecelerinizin,
en yalnızına, hep yalnızına, en karanlığına en ayıbına, en kayıbına, boşuboşuna, başıboşuna..
sevmiyorum günlerinizi, benim değil hiçbiri.. uyumuyorum lan..

31 OCAK 2011 PAZARTESI